Niyet, ibâdet yapmayı kalbe getirmek, hatırlamak değildir. Allahü teâlâ için yapmayı irâde etmek, istemek demektir.
Ebû Ali Neccâd hazretleri Hadîs, usûl ve Hanbelî fıkıh âlimidir.
Küçük yaşta ilim tahsîline başlayan Ebû Ali Neccâd, Hanbelî
mezhebinin büyük âlimlerinden ilim öğrendi. Hadîs, usûl ve Hanbelî
fıkıh bilgilerinde imam ve zamanın en büyük âlimi oldu. 360 (m.
971) yılında vefât etti. Bir dersinde buyurdu ki:
İbâdetlerin sahih olması için, Allahü teâlânın rızası için yapmaya
niyet etmek lâzımdır. Niyet, kalb ile olur. Yalnız söylemek ile
niyet edilmiş olmaz. Kalp ile birlikte olmak şartı ile söyleyerek
niyet etmek câiz olur denildi. Kalp ile niyet, söz ile niyete
benzemezse, kalpteki niyete bakılır. Yalnız yemin etmek böyle
değildir. Yemin etmekte, söz esastır. İbâdetlerde niyetin söz ile
yapılacağını bildiren hiçbir hadis-i şerif ve haber mevcut
değildir. Dört mezhebin imamları da bildirmemiştir. Niyet, ibâdet
yapmayı kalbe getirmek, hatırlamak değildir. Allahü teâlâ için
yapmayı irâde etmek, istemek demektir. Niyet, ibâdete başlarken
yapılır. Daha önce, mesela bir gün önce yapılırsa, niyet olmaz.
Buna emel, arzu, vaat denir.
Başkalarının günaha girmemeleri için, bir kimsenin mubâhları terk
etmesi iyi olur. Fakat sünnetleri, hattâ müstehabları terk etmesi
câiz olmaz. Meselâ gıybet yapmamaları için, misvâk kullanmayı,
sarık sarmayı, başı açık gezmeyi, merkebe binmeyi terk etmek iyi
olmaz...