"İbâdetler on kısmdır:
Dokuz kısmı helâl kazanmaktır. Bir kısmı da bildiğimiz bütün
ibâdetlerdir."
Sehl Bin Muhammed hazretleri
Şafiî mezhebi fıkıh âlimlerindendir. Fıkıh ilminde imâm olup,
meselede müctehid idi. İran’da Nişâbûr’da doğdu. 387 (m. 997)’de
orada vefât etti. Bir dersinde buyurdu ki:
Bütün ibâdetlerin kabul olması,
helâl lokmaya bağlıdır. Büyüklerden çoğu buyurdu ki, ibâdetler on
kısmdır: Dokuz kısmı helâl kazanmaktır. Bir kısmı da bildiğimiz
bütün ibâdetlerdir. O hâlde, müminler helâl kazanmaya çalışmalıdır.
Harâmdan ve şübhelilerden kaçınmalıdır.
Ebû Hüreyre “radıyallahü anh”
buyuruyor ki: Resûlullahtan “sallallahü aleyhi ve sellem”
işittim. Buyurdu ki: (Allahü teâlâ güzeldir. Yalnız güzel
yapılan ibâdetleri kabul eder. Allahü teâlâ, Peygamberlerine
emrettiğini, müminlere de emretti ve buyurdu ki; ey
Peygamberlerim! Helâl yiyiniz ve sâlih, iyi işler yapınız!
Müminlere de emr etti ki; ey îmân edenler! Sizlere verdiğim
rızıklardan helâl olanları yiyiniz!) Resûlullah sözüne devam
ederek buyurdu ki:
(Uzak yoldan gelmiş, saçı sakalı
dağılmış, yüzü gözü toz içinde bir kimse, ellerini göğe doğru
uzatıp duâ ediyor. “Yâ Rabbî!” diye yalvarıyor. Hâlbuki yediği
harâm, içtiği harâm, gıdâsı hep harâm. Bunun duâsı nasıl kabul
olur?) Yanî harâm yiyenin duâsı kabul olmaz buyurdu. İşte
harâmı, helâli, şüphelileri ve fâizi bilmeyen, bunları birbirinden
ayıramayan, harâmdan kurtulamayıp, ibâdetleri boşuna
gider.
Abdullah bin Mes’ûd “radıyallahü
anh” buyuruyor ki: Alışveriş, yanî ticâret ilmini bilmeyen
fâiz yer.
Abdullah bin Hanzala “radıyallahü
anhümâ” dedi ki: Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”
buyurdu ki: (Bile bile bir dirhem gümüş değerinde fâiz yemek, otuz
zinâdan dahâ çok günâhtır.)
Ömer “radıyallahü anh” buyuruyor
ki: (Çalışınız, kazanınız, Allahü teâlâ rızkımı çalışmadan
gönderir, demeyiniz! Allahü teâlâ, gökten para
yağdırmaz.)
Lokman hakîm hazretleri, oğluna
nasîhat verirken, (Çalış, kazan! Çalışmayıp, herkese
muhtaç kalanların dîni ve aklı noksan olur ve iyilik etmekten
mahrum kalır ve herkesden hakâret görür) buyurdu. Büyüklerden
birine sordular ki, özü sözü doğru olan tüccâr mı, yoksa geceleri
namâz kılan, gündüzleri oruç tutan âbid mi yüksekdir? (Emîn
olan tüccâr dahâ kıymetlidir. Çünkü, şeytânla her sâat cihâd
etmektedir. Şeytân, alışta, verişte, tartmada onu aldatmaya
uğraşmakta, o ise Allahü teâlânın emrini, rızâsını gözetmektedir)
dedi.
Sehl Bin Muhammed hazretleri
Şafiî mezhebi fıkıh âlimlerindendir. Fıkıh ilminde imâm olup,
meselede müctehid idi. İran’da Nişâbûr’da doğdu. 387 (m. 997)’de
orada vefât etti. Bir dersinde buyurdu ki:
Bütün ibâdetlerin kabul olması,
helâl lokmaya bağlıdır. Büyüklerden çoğu buyurdu ki, ibâdetler on
kısmdır: Dokuz kısmı helâl kazanmaktır. Bir kısmı da bildiğimiz
bütün ibâdetlerdir. O hâlde, müminler helâl kazanmaya çalışmalıdır.
Harâmdan ve şübhelilerden kaçınmalıdır.
Ebû Hüreyre “radıyallahü anh”
buyuruyor ki: Resûlullahtan “sallallahü aleyhi ve sellem”
işittim. Buyurdu ki: (Allahü teâlâ güzeldir. Yalnız güzel
yapılan ibâdetleri kabul eder. Allahü teâlâ, Peygamberlerine
emrettiğini, müminlere de emretti ve buyurdu ki; ey
Peygamberlerim! Helâl yiyiniz ve sâlih, iyi işler yapınız!
Müminlere de emr etti ki; ey îmân edenler! Sizlere verdiğim
rızıklardan helâl olanları yiyiniz!) Resûlullah sözüne devam
ederek buyurdu ki:
(Uzak yoldan gelmiş, saçı sakalı
dağılmış, yüzü gözü toz içinde bir kimse, ellerini göğe doğru
uzatıp duâ ediyor. “Yâ Rabbî!” diye yalvarıyor. Hâlbuki yediği
harâm, içtiği harâm, gıdâsı hep harâm. Bunun duâsı nasıl kabul
olur?) Yanî harâm yiyenin duâsı kabul olmaz buyurdu. İşte
harâmı, helâli, şüphelileri ve fâizi bilmeyen, bunları birbirinden
ayıramayan, harâmdan kurtulamayıp, ibâdetleri boşuna
gider.
Abdullah bin Mes’ûd “radıyallahü
anh” buyuruyor ki: Alışveriş, yanî ticâret ilmini bilmeyen
fâiz yer.
Abdullah bin Hanzala “radıyallahü
anhümâ” dedi ki: Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”
buyurdu ki: (Bile bile bir dirhem gümüş değerinde fâiz yemek, otuz
zinâdan dahâ çok günâhtır.)
Ömer “radıyallahü anh” buyuruyor
ki: (Çalışınız, kazanınız, Allahü teâlâ rızkımı çalışmadan
gönderir, demeyiniz! Allahü teâlâ, gökten para
yağdırmaz.)
Lokman hakîm hazretleri, oğluna
nasîhat verirken, (Çalış, kazan! Çalışmayıp, herkese
muhtaç kalanların dîni ve aklı noksan olur ve iyilik etmekten
mahrum kalır ve herkesden hakâret görür) buyurdu. Büyüklerden
birine sordular ki, özü sözü doğru olan tüccâr mı, yoksa geceleri
namâz kılan, gündüzleri oruç tutan âbid mi yüksekdir? (Emîn
olan tüccâr dahâ kıymetlidir. Çünkü, şeytânla her sâat cihâd
etmektedir. Şeytân, alışta, verişte, tartmada onu aldatmaya
uğraşmakta, o ise Allahü teâlânın emrini, rızâsını gözetmektedir)
dedi.
Sehl Bin Muhammed hazretleri
Şafiî mezhebi fıkıh âlimlerindendir. Fıkıh ilminde imâm olup,
meselede müctehid idi. İran’da Nişâbûr’da doğdu. 387 (m. 997)’de
orada vefât etti. Bir dersinde buyurdu ki: