Hilm sâhibi olmak,
kızmamak, yumuşak davranmak, az kimselerde bulunan çok yüksek bir
haslettir.
Ebü’l-Feth Harrânî hazretleri
Hanbelî mezhebindeki hadîs ve fıkıh âlimlerindendir. Urfa-Harran’da
doğdu. 476 (m. 1083)’de Harran’da şehîd edildi. Bir dersinde
buyurdu ki:
Hilm, rûhun sakin olması,
kızmamasıdır. Yumuşak huylu olmaktır. Yüksek bir haslettir. Allahü
teâlânın, insana büyük bir ihsânıdır. Hilm kimde bulunursa, onu hem
dünyada ve hem de âhirette yüksek mertebelere kavuşturur.
Resûlullaha (sallallahü aleyhi ve sellem); “Hilm nedir?” diye suâl
edildiği zaman; “Sabırdır” buyurdular. Allahü teâlânın
beğendiği işleri yapmak, güzel ahlâktan olan sabır ile ele
geçmektedir. Hilm ise, sabrın en yüksek derecesidir.
Hilm, Allahü teâlânın
sıfatlarındandır. Allahü teâlâ, kendisine karşı gelenlerin
azgınlığını, kötülük yapanların kötülüğünü ve zâlimlerin zulmünü
gördüğü, onlardan intikam almaya kadir olduğu hâlde, intikam
almakta acele etmiyor. Pişman olup tövbe edenlerin, boyun
bükenlerin hatalarını affediyor. Kendisine sığınanları boş
çevirmiyor. Çünkü O, çok ihsân ve iyilik sahibidir. Nahl Sûresi 61.
âyet-i kerîmesinde meâlen; “Eğer Allahü teâlâ,
zulümleri (günahları) sebebiyle
insanları (hemen) hesaba çekiverseydi, yeryüzünde
kımıldayan tek bir canlı bırakmazdı” buyuruldu.
Allahü teâlâ, Peygamberlerini
(aleyhimüsselâm) hilm sahibi olmakla övmüştür. Hilm sâhibi olmak,
kızmamak, yumuşak davranmak, az kimselerde bulunan çok yüksek bir
haslettir.
Birisi, Resûlullah efendimize
gelerek; “Yâ Resûlallah! Bana nasihatte bulunun” deyince, Peygamber
efendimiz; “Kızma” buyurdu. O kimse ikinci defa nasihat
istedi. Yine; “Kızma” buyurdu. Üçüncü defa nasihat
isteyince, bu defa da; “Kızma” buyurdu.
Bir hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:
“Mümin bir kimse, hilmi ile, gündüzleri oruç tutup, geceleri namaz
kılan kimsenin derecesine ulaşır.”
Esmâî; “İnsanların en
hazırcevaplısı, kızmayan kimsedir” demiştir.
Ali bin Ebî Tâlib (radıyallahü
anh) buyurdu ki: “Hayır; malı, çoluğu-çocuğu çoğaltmakta değil,
hilmi ve ilmi çoğaltmaktadır.”
İsâ bin Hammâd’ın bildirdiğine
göre, Leys bin Sa’d ilim öğrenmek isteyenlere, ilim ile meşgul
olanlara; “İlimden önce hilmi öğreniniz. Hiçbir şey, ilim ile
hilmin beraber bulunması kadar güzel değildir”
buyururdu.
Lokman Hakîm buyurdu ki: “Üç şey,
üç şey ile beraber bulunduğu zaman anlaşılır. Hilm, kızgınlık
zamanında; kahramanlık, harb zamanında; doğruluk, ihtiyâç zamanında
anlaşılır.”