Resulullah efendimizin
(sallallahü aleyhi ve sellem) mucizelerinden biri de yiyeceklerin
çoğalması idi.
Hüseyin bin Abdürrahmân
hazretleri hadîs, kelâm ve Şafiî fıkıh âlimidir. 779 (m. 1377)’de
Yemen’de doğdu. 855 (m. 1451)’de Ebyât-ı Hüseyin’de vefât etti. Bir
dersinde buyurdu ki:
Resulullah efendimizin
(sallallahü aleyhi ve sellem) mucizelerinden biri de yiyeceklerin
çoğalması idi. Ebû Eyyûb-i Ensârî (radıyallahü anh) anlattı:
Resûlullah efendimize ve Ebû Bekir’e (radıyallahü anh) yetecek
kadar yemek yaptık. Davette Peygamber efendimiz buyurdular
ki: “Haydi, Ensâr eşrafından otuz kişi
çağırınız.” Çağırdım; geldiler, yediler ve doydular. Efendimiz
tekrar “Haydi, altmış kişi çağır” buyurdular. Altmış
kişiyi de çağırdım. “Yetmiş kişi daha çağır” buyurdular.
Onları da çağırdım. Geldiler, yediler, içtiler. O yemeği hâlâ
bitiremediler. Çağırdıklarımdan hiçbiri, Müslüman olup bî’at
etmeden çıkmadılar. O gün yemeğimden tam yüz seksen kişi
yedi.”
Abdurrahmân bin Ebû Bekr
(radıyallahü anhüma) anlattı: “Resûlullah efendimiz ile beraber yüz
otuz kişiydik. Bir ölçek undan hamur yoğuruldu, bir koyun kesildi,
içindeki ciğer ve benzeri kısımları kızartıldı, kavruldu. Allaha
yemîn ederim ki, yüz otuz kişinin hepsine ondan bir parça verildi
ve yediler. Sonra o koyundan iki büyük tabak yemek yapıldı. Hepimiz
doyasıya yedik. Sonra o iki tabakta hâlâ yemek kalmıştı. Onu da
deveme yükledim.”
Hazreti Ömer (radıyallahü anh)
anlattı: “Resûlullah efendimizin seferlerinden birinde, Eshâb-ı
kirâm çok acıkmıştı. Durumu Peygamber efendimize anlattık.
Peygamberimiz; (Herkes yanındaki azık artıklarından
getirsin) buyurdular. Eshâbdan birisi, bir avuç dolusu buğday
getirdi. Bazıları bundan biraz daha çok getirdiler ki, en fazla
getireninki bir ölçek hurma idi. Onların hepsini deriden bir yaygı
üzerine topladı. Seleme-tübnü-Ekvâ (radıyallahü anh) dedi ki:
Hepsi, bir dişi keçinin cüssesi kadar idi. Resûlullah efendimiz,
herkese kaplarını getirmesini emir buyurdular. Hepsi geldi ve
orduda kabını doldurmadık tek bir insan kalmadı. Buna rağmen yine
de bitmemişti.”
Hazreti Ali bin Ebî Tâlib
(radıyallahü anh) anlattı: “Resûlullah efendimiz,
Abdülmuttaliboğullarını davet etti. Kırk kişi geldiler. Onların
içinde bir küçük deveyi yiyebilecek ve büyük bir kap suyu
içebilecek kabiliyette kimseler vardı. Efendimiz, onlara iki avuç
kadar bir yemek yaptı. Yediler ve doydular. Yemekten hiç
eksilmemişti. Sonra büyük bir maşrapa su getirttiler. Onu da herkes
kana kana içtiler. O dahi sanki içilmemiş gibi
duruyordu.”