Medrese tahsilinden sonra Silsile-i aliyye büyüklerinden
Ubeydullah-ı Ahrâr hazretlerinin sohbetlerine devam ederek
Nakşibendî icazet aldı. Semerkant'ta 945 (m.1538) vefat etti ve
şeyhin kabri yakınına defnedildi. Şöyle anlatır:
Üstadım Ubeydullah-ı Ahrâr hazretleri sohbetlerinde buyurdu ki:
“İnsanların amelleri, işleri ve ahlâkı, cansız şeylere de tesir
eder. Muhyiddîn-i Arabî hazretlerinin bu hususta çok keşfi vardır.
Bu bakımdan, kötü işlerin işlendiği bir yerde yapılan ibâdet ile
iyi işlerin işlendiği yerde yapılan ibâdet birbirinden kıymetçe
farklıdır. Bunun içindir ki, Kâbe’de kılınan iki rekat, başka
yerlerde kılınan namazın bin rekatına bedeldir.”
“Dervişlik; herkesin yükünü çekmek ve kimseye kendi yükünü
çektirmemektir.”