Sünnete giden yol; bid’atten kaçmak, bir tasavvuf büyüğünü
tanımak ve eserlerini okumaktır...
Ebü’l-Abbâs Venşerisî hazretleri Mâlikî mezhebi fıkıh
âlimlerindendir. 834 (m. 1430) senesinde Cezayir’de Tlemsan’da
doğdu. 914 (m. 1508)’de vefât etti. Derslerinde buyurdu ki:
Şunu iyi bilmek gerekir ki, bid’atle beraber olan ne namaz, ne
oruç, ne sadaka gibi ibâdetler, ne de kurbetler kabul edilir!
Bid’at sahibi ile beraber olanda ismet sıfatı yok olur. Bid’at
sahibinin yanına giden, ona tazim ve hürmette bulunan kimse,
İslâmın yıkılmasına yardımcı olur. Düşmanlık ve buğza vesile olur.
Her bid’at, bir sünneti yok eder. Bid’at sahibi kimseye, Allahü
teâlâ gazap eder. Bişr-i Hafî buyurdu ki:
“Resûlullah efendimizi (sallallahü aleyhi ve sellem) rüyamda gördüm
bana;
-Yâ Bişr! Biliyor musun, Allahü teâlâ seni akranların arasında
niçin yükseltti? buyurdu. Ben de;
-Hayır yâ Resûlallah, deyince;
-Sünnetime yapışman, sâlihlere hürmetin, arkadaşlarına nasihatin,
Eshâbıma ve Ehl-i beytime muhabbetin yükseltti, buyurdu...
Yahyâ bin Muâz şöyle buyurdu: “İnsanların ihtilâflarının hepsi, şu
üç şeyden dolayıdır. Bunların her birinin zıddı da vardır. Aslın
olmadığı yerde, zıddı bulunur. Tevhîdin zıddı şirktir. Sünnetin
zıddı bid’attir. Tâatın zıddı günahtır.”
Ebû Ali Hasen bin Ali Cürcânî şöyle buyurdu: “Kişinin saadetinin ve
ibâdetlerin ona kolay gelmesinin alâmeti, bütün işlerinde sünnete
uymak, sâlihlerle sohbet etmek, dostlarına karşı güzel ahlâklı
olmak, ilâhî marifet ve insanlara muhabbet ile bezenmek ve
vakitlerini değerlendirmektir.”