Ef'âl-i mükellefîn, yâni
Müslümanın yapması lâzım olan şeyler,
sekizdir.
Dülgerzâde Mehmed Efendi Kanunî
Sultan Süleymân devri âlimlerindendir. Aslen Karaman'dandır. 977
(m. 1569)’da İstanbul’da vefât etti. Bir dersinde şunları
anlattı:
Ef'âl-i mükellefîn, yâni
Müslümanın yapması lâzım olan şeyler, sekizdir: Farz, vâcib,
sünnet, müstehab, mübâh, haram, mekruh, müfsid. Farzlar ve
haramlar, Allahü teâlâ tarafından, Kur'an-ı kerimde açıkça
bildirilmişlerdir.
Bir ibâdetin farzlarından biri
terk edilirse, o ibâdet sahih olmaz. Bilmeyerek terk edilince
de sahih olmaz. Bilerek terk edince, günah da olur. Sünneti
yapmanın sevabı, farzın sevabından azdır. Sünneti bilerek terk
etmek günah olmaz. Azâp yapılmaz. Azarlanır. Gayri müekked sünnete,
müstehab ve mendûb da denir. Bunu yapmak, sevap olur. Yâni, Cennet
nîmetine kavuşur. Bilerek yapmamak, günah olmaz. Nâfile ibâdet,
yâni emrolunmamış bir ibâdeti yapmak, müstehabdır.
Mübâh, yapması veya yapmaması,
sevap veya günah olmayan şeydir. Yemesi haram olmayan şeyleri,
doyuncaya kadar yemek, içmek mübâhtır. Doyduktan sonra yemek, içmek
haramdır. Haramdan kaçınmak sevaptır. [Farzı yapmaktan da çok
sevaptır.] Mekruh işlemek de günahtır. Harama helâl diyen kâfir
olur. Alkollü içki [meselâ bira] içmek, kumar oynamak, anaya,
babaya âsi olmak, [yâni, haram olmayan emirlerini yapmamak,
Müslümanların kalbini kırmak, rızası olmadan malını almak]
haramdır. Mekruha helâl diyen kâfir olmaz. Midye, istridye,
istakoz yemek, abdestte ve gusülde suyu isrâf etmek
mekruhtur.
Sünnet deyince, müekked sünnet
anlaşılır. Mekruh deyince, tahrîmi olan mekruh anlaşılır.
Ödünç istemek, mübâhtır. Ödünç vermek, müstehabdır. Borç
ödemek farzdır. Borçlu fakiri sıkıştırmamak vâcibdir. Lâzım olan
din bilgilerini öğrenmek, kadınlara da farzdır. Başkalarına
öğretecek kadar fazla öğrenmek, farz-ı kifâyedir. Daha çok öğrenmek
mendûbdur. İlmi ile öğünmek, mekruhtur. Bey'ın şartlarından olmayıp
da, alıcı ve satıcıdan birine faydası olan bir şeyi şart ederek
yapılan satış fâsid olur, haram olur. Her insana ilk farz olan şey,
îman etmesidir. İmanı
olmayana, (kâfir) denir. İmanı
olana, (Müslüman) denir. Bazı sözler,
bazı işler, imanın gitmesine sebep olur. Müslüman iken, sonradan
imansız olana, (mürted) denir. Bir
Müslüman, mürted olunca, nikâhı gider.