Mestli kimse, abdesti bozulduktan yirmidört saat geçmeden,
sefere çıksa, bu mestlere üç gün ve gece mesh edebilir.
Kâdı Sirâcüddîn-i Hindî hazretleri Hanefî mezhebi fıkıh
âlimlerindendir. 704 (m. 1304)’de Afganistan’da Gazne’de doğdu. 793
(m. 1390) senesinde vefât etti. Buyurdu ki:
Abdest alırken ayakları yıkamak yerine, hiç özür ve zaruret olmasa
bile, yaş el ile, bir kere mest üzerine mesh edilmesi, erkek için
de, kadın için de câizdir. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve
sellem” mübârek ayaklarına mest giyip, bunların üstüne mesh etti ve
câiz olduğunu da söyledi.
Gusül abdesti alırken veya teyemmüm ederken, mest üzerine mesh
edilmez. Mest, ayağın yıkaması farz olan yerini örten, su geçirmez
ayakkabı demektir. Mest, büyük olup da, parmaklar, mestin ucuna
kadar gitmez ve mesh, boş yer üzerine rastlarsa câiz olmaz. Mestin
ağız kısmı geniş olup, yukarıdan bakınca, ayak görünürse zararı
olmaz. Hanefî mezhebinde mesh, mestlerin yukarıdaki yüzlerine
yapılır. Taban altına yapılmaz. Sünnet üzere mesh etmek için, sağ
elin yaş beş parmağı, sağ mest üzerine, sol elin parmakları da, sol
mest üzerine, boylu boyunca yapıştırılıp, ayak parmakları üzerine
gelen ucundan, bacağa doğru çekilir. El ayaları meste
değdirilmez.
Meshin üç el parmağı eninde ve boyunda olması farzdır. Bunun için
de, üç parmağı veya yaş olup suyu damlamakta olan parmak uçları
veya parmaklarla birlikte el ayasını veya yalnız el ayasını mest
ucuna koyup, bacağa doğru çekmek yetişir. Parmakları, mestin yan
kenârına koyup, mest üzerinde genişliğine kaydırmak da câiz olur.
Mesh, elin dış yüzü ile de câiz ise de, içleri ile yapmak
sünnettir.