İyilik gördüğü zaman
artmayan, kötülük gördüğü zaman eksilmeyen muhabbet, hakîkî
muhabbettir.
Ebü’l-Haccâc El-Kuraşî hazretleri
evliyânın meşhurlarındandır. Mısır’da Aksûr’da doğdu 642 (m. 1244)
senesinde orada vefât etti. Ebü’l-Haccâc hazretleri, başından geçen
bir hâdiseyi şöyle anlatmıştır:
“İlk günlerimde hep (La ilahe
illallah) derdim ve bundan hiç gâfil olmazdım. Bir gün nefsim
bana dedi ki: 'Senin Rabbin kim?' Ben de; 'Benim Rabbim Allahü
teâlâdır' dedim. Bunun üzerine nefsim bana dedi ki: 'Senin
Rabbin benim, çünkü sen, bana kulluk yapıyorsun. Kimin emrine tâbi
oluyorsan, ona kulluk yapıyorsun. Sana, beni doyur diyorum,
yiyorsun. Uyu diyorum, uyuyorsun. Yürü diyorum, yürüyorsun. Benim
emrettiğimi dinliyorsun. Al dediğimi, alıyorsun. Sen benim her
emrimi yerine getiriyorsun. Öyleyse sen bana kulluk ediyorsun,
benim emirlerime tâbi oluyorsun...' Bunun üzerine bir müddet
iyice düşündüm. Sonra basiretim açıldı ve bana denildi ki: (Allahü
teâlânın emirlerine uy, nefse karşı muhalefet et. Uyu derse; Allahü
teâlâ, sâlih amel işleyenler için meâlen; [Onlar, geceden pek
az bir zaman uyuyorlardı] buyurdu. (Zâriyât-17). Ben de
böyle yapan sâlih kullardan olacağım de! Nefsin sana ye derse,
Allahü teâlâ meâlen; [Yiyiniz, içiniz, isrâf
etmeyiniz] (A’râf-31) buyurdu de! Sana yürü diyerek, gurûr ve
kibirle yürümeni isterse, Allahü teâlâ meâlen; [Yeryüzünde kibirle
ve böbürlenerek yürüme...] (İsrâ-37) buyurdu de! Nefsin bir
şeyi almanı isteyince de, ona de ki: Allahü teâlâ meâlen; [Elini
boynuna bağlı kılma 'cimri olma' ve büsbütün de onu açıp isrâf
etme...] buyurdu.) [İsrâ-29]
'Bunları yapınca neye
kavuşurum?' dedim. Denildi ki: (Müttekîlerden, âriflerden ve
sıddîklardan, Rabbine kulluğunu tam yapanlardan
olursun.)
Bu mübarek zatın kıymetli
nasihatleri vardır. Buyurdu ki:
“İyilik gördüğü zaman artmayan,
kötülük gördüğü zaman eksilmeyen muhabbet, hakîkî
muhabbettir.”
“Allahü teâlânın emri ile ne
kadar meşgul oluyorsan, kendi işin için, halktan o kadar alâka
bekle.”
“Gâfillerden, câhillerden ve
yaltakçılardan uzak dur.”
“Bir kimse, hocasının hareket ve
davranışlarından istifâde edemiyorsa, sözlerinden hiç istifâde
edemez.”
“Açlık nûrdur. Tokluk ateştir.
Şehvet odundur. Şehvet ve tokluk bir araya gelince ateş yanmaya
başlar. Sahibini yakıp bitirir.”
“İlmi ile âmil olan âlimler,
Müslümanlara analarından babalarından daha şefkatli, daha
merhametlidirler. Çünkü onlar, insanın âhiretini kurtarıp,
Cehenneme girmemelerini temin ederler. Ana-baba ise, insanı ancak
dünyâ ateşinden ve felâketinden koruyabilir.”
Ebü’l-Haccâc El-Kuraşî hazretleri
evliyânın meşhurlarındandır. Mısır’da Aksûr’da doğdu 642 (m. 1244)
senesinde orada vefât etti. Ebü’l-Haccâc hazretleri, başından geçen
bir hâdiseyi şöyle anlatmıştır:
“İlk günlerimde hep (La ilahe
illallah) derdim ve bundan hiç gâfil olmazdım. Bir gün nefsim
bana dedi ki: 'Senin Rabbin kim?' Ben de; 'Benim Rabbim Allahü
teâlâdır' dedim. Bunun üzerine nefsim bana dedi ki: 'Senin
Rabbin benim, çünkü sen, bana kulluk yapıyorsun. Kimin emrine tâbi
oluyorsan, ona kulluk yapıyorsun. Sana, beni doyur diyorum,
yiyorsun. Uyu diyorum, uyuyorsun. Yürü diyorum, yürüyorsun. Benim
emrettiğimi dinliyorsun. Al dediğimi, alıyorsun. Sen benim her
emrimi yerine getiriyorsun. Öyleyse sen bana kulluk ediyorsun,
benim emirlerime tâbi oluyorsun...' Bunun üzerine bir müddet
iyice düşündüm. Sonra basiretim açıldı ve bana denildi ki: (Allahü
teâlânın emirlerine uy, nefse karşı muhalefet et. Uyu derse; Allahü
teâlâ, sâlih amel işleyenler için meâlen; [Onlar, geceden pek
az bir zaman uyuyorlardı] buyurdu. (Zâriyât-17). Ben de
böyle yapan sâlih kullardan olacağım de! Nefsin sana ye derse,
Allahü teâlâ meâlen; [Yiyiniz, içiniz, isrâf
etmeyiniz] (A’râf-31) buyurdu de! Sana yürü diyerek, gurûr ve
kibirle yürümeni isterse, Allahü teâlâ meâlen; [Yeryüzünde kibirle
ve böbürlenerek yürüme...] (İsrâ-37) buyurdu de! Nefsin bir
şeyi almanı isteyince de, ona de ki: Allahü teâlâ meâlen; [Elini
boynuna bağlı kılma 'cimri olma' ve büsbütün de onu açıp isrâf
etme...] buyurdu.) [İsrâ-29]