Resûlullahın sözleri gâyet kolay anlaşılır, gönülleri alırdı ve
ruhları cezbederdi. Kelimeleri inci gibi dizilirdi.
Seyyid Abdülkâdir Mekkî hazretleri Şafiî mezhebi âlimlerindendir.
972 (m. 1564)’de Mekke’de dünyâya geldi ve orada yetişti.
“Seyyid”dir. 1033 (m. 1623)’de Mekke’de vefât etti. “Hüsn-üs-serire
fî hüsn-is-sîre” isimli kitabı, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve
sellem) efendimizin sîretini (hayatını) anlatan çok güzel manzûm
bir eserdir. Bu eserinde şöyle yazmaktadır:
Fahr-i kâinâtın mübârek yüzü ve bütün azâ-i şerîfesi ve mübârek
sesi, bütün insanların yüzlerinden ve azasından ve seslerinden
güzel idi. Mubârek yüzü, bir miktar yuvarlak idi. Neşeli olduğu
zamanda, mubârek yüzü ay gibi nûrlanırdı. Sevindiği, mübârek
alnından belli olurdu. Resûlullah gündüz nasıl görürse, gece dahî
öyle görürdü. Önünde olanları gördüğü gibi, arkasında olanları dahî
görürdü. Yana ve geriye bakacağı zaman, bütün bedeni ile dönüp
bakardı. Yeryüzüne nazarı, semâya bakmasından ziyâde idi. Mübârek
gözleri büyük idi. Mübârek kirpikleri uzun idi. Mübârek gözlerinde
bir miktar kırmızılık vardı. Mübârek gözlerinin karası gâyet siyâh
idi.
Fahr-i âlemin alnı açık idi. Mübârek kaşları ince idi. Kaşları
arası açık idi. İki kaşı arasında olan damar, hiddetlenince kabarır
idi. Mübârek burnu gâyet güzel olup, orta yeri bir miktâr yüksek
idi. Mübârek başı büyük idi. Mübârek ağzı küçük değildi. Mübârek
dişleri beyâz idi. Mübârek ön dişleri seyrek idi. Söz söylediği
zamanda, sanki dişleri arasından nur çıkardı. Allahü teâlânın
kulları arasında ondan dahâ fasîh ve tatlı sözlü kimse görülmedi.
Mubârek sözleri gâyet kolay anlaşılır, gönülleri alırdı ve ruhları
cezbederdi. Söz söylediği zaman, kelimeleri inci gibi dizilirdi.
Bir kimse saymak istese, kelimeleri sayılmak mümkün idi. Bazen iyi
anlaşılması için, üç kere tekrâr ederdi. Cennette Muhammed
aleyhisselâm gibi konuşulacakdır. Mübârek sesi, kimsenin sesinin
yetişemediği yere yetişirdi.