"İmâm-ı A'zam Ebû Hanîfe,
İslâmiyeti bir bütün hâlinde insanlara yeniden
duyurmuştur."
Muhyiddîn ibn-i Ebi’l-Vefâ
hazretleri Hanefî mezhebi fıkıh ve usûl âlimlerindendir. 696 (m.
1297)’de Kâhire’de doğdu. 775 (m. 1373)’de orada vefât etti. İmâm-ı
A'zam Ebû Hanîfe hazretleri hakkında şunları anlattı:
İmâm-ı A'zam Ebû Hanîfe,
İslâmiyeti; îmân, amel ve ahlâk esasları olarak bir bütün hâlinde
insanlara yeniden duyurmuş, şüphesi ve bozuk bir düşüncesi olanlara
cevaplar vermiş, Müslümanları çeşitli fitne ve zaafa düşürmek,
parçalamak ve böylece İslâm dînini yıkabilmek ümidine kapılanları
hüsrâna uğratmış, önce îtikâdda birlik ve berâberliği sağlamış;
ibâdetlerde, günlük işlerde Allahü teâlânın rızâsına uygun bir
hareket tarzının esaslarını ve şeklini tesbit etmiştir. Böylece,
ikinci hicrî asrın müceddidi (dînin yeniden yayıcısı) unvanını
almıştır. Hadîs-i şerîfte; "Îmân Süreyya yıldızına
çıksa, Fârisoğullarından biri elbette alıp
getirir" buyuruldu. İslâm âlimleri, bu hadîs-i
şerîfin İmâm-ı A'zam hakkında olduğunu bildirmiştir. Yine Buhârî ve
Müslim'de bildirilen bir hadîs-i şerîfte; "İnsanların
en hayırlısı, benim asrımda bulunan Müslümanlardır (Yâni Eshâb-ı
kirâmdır). Onlardan sonra en iyileri, onlardan sonra gelenlerdir
(yâni Tâbiîndir). Onlardan sonra da onlardan sonra gelenlerdir...
(yâni Tebe-i tâbiîndir)" buyuruldu. İmâm-ı A'zam da,
bu hadîs-i şerîfle müjdelenen Tâbiînden ve onların da en
üstünlerinden biridir.
Hazret-i Ali de; "Size bu Kûfe
şehrinde bulunan, Ebû Hanîfe adında birini haber vereyim. Onun
kalbi ilim ve hikmet ile dolu olacaktır" buyurdu.
Abdullah ibni Mübârek anlatır:
"Ebû Hanîfe, İmâm-ı Mâlik'in yanına geldiğinde İmâm-ı Mâlik ayağa
kalkıp hürmet gösterdi. O gittikten sonra yanındakilere; (Bu zâtı
tanıyor musunuz? Bu zât, Ebû Hanîfe Nu'mân bin Sâbit'tir. Eğer şu
ağaç direk altındır dese isbât eder) dedi... Sonra Süfyân-ı
Sevrî yanına geldi. Onu, Ebû Hanîfe'nin oturduğu yerden biraz daha
aşağıya oturttu, çıktıktan sonra onun fıkıh âlimi olduğunu
anlattı."
Yine Abdullah ibni Mübârek der
ki: Hasan bin Ammâre'yi Ebû Hanîfe ile birlikte gördüm. Ebû
Hanîfe'ye şöyle diyordu: "Allahü teâlâya yemîn ederim ki fıkıhta
senden iyi konuşanı, senden sabırlısını ve senden daha
hazırcevap birini görmedim. Elbette sen fıkıhta söz
söyleyenlerin efendisi ve reisisin. Senin hakkında kötü söyleyenler
sana haset edenler, seni çekemeyenlerdir."