Din-i İslam’ın temeli,
imanı, farzları ve haramları öğrenmek ve
öğretmektir.
Bedreddin Bûrinî hazretleri
Osmanlılar zamanında Şam’da yaşamış olan Şafiî fıkıh
âlimlerindendir. 963'te (m. 1556) Filistin'in Saffûriye şehrinde
doğdu. Sonra Şam’a gitti ve Ömeriyye Medresesi'nde okudu. Emeviye
Camii'nde Şafiî fıkhı okutmaya ve birçok medresede ders vermeye
başladı. 1024'te (m. 1615) Şam’da vefat etti. Bir dersinde şunları
anlattı:
Din-i İslam’ın temeli, imanı,
farzları ve haramları öğrenmek ve öğretmektir. Allahü teâlâ,
Peygamberleri “aleyhimüssalevâtü vetteslîmât” bunun için
göndermiştir. Gençlere bunlar öğretilmediği zaman İslamiyet
yıkılır, yok olur. Allahü teâlâ, "Müslümanlara, emr-i ma’rûf ve
nehy-i anilmünker yapınız, yani benim emirlerimi, bildiriniz,
öğretiniz ve yasak ettiğim haramları bildiriniz ve yapılmasına razı
olmayınız" buyuruyor. Peygamber Efendimiz de “sallallahü aleyhi ve
sellem” buyuruyor ki: (Birbirinize Müslümanlığı öğretiniz.
Emr-i ma’rûfu bırakır iseniz, Allahü teâlâ, en kötünüzü başınıza
musallat eder ve dualarınızı kabul etmez). Yine buyurdu
ki: (Bütün ibadetlere verilen sevap, Allah yolunda gazaya
verilen sevaba göre, deniz yanında bir damla su gibidir. Gazanın
sevabı da, emr-i ma’rûf ve nehy-i anilmünker sevabı yanında, denize
nazaran bir damla su gibidir.)
Evlat, ana baba elinde bir
emanettir. Çocukların temiz kalpleri kıymetli bir cevher gibidir.
Mum gibi, her şekli alabilir. Küçük iken, hiçbir şekle girmemiştir.
Temiz bir toprak gibidir. Temiz toprağa hangi tohum ekilirse, onun
meyvesi hâsıl olur. Çocuklara iman, Kur’ân ve Allahü teâlânın
emirleri öğretilir ve yapmaya alıştırılırsa, din ve dünya saadetine
ererler. Bu saadette anaları, babaları ve hocaları da ortak olur.
Eğer bunlar öğretilmez ve alıştırılmaz ise, bedbaht olurlar.
Yapacakları her fenalığın günahı, ana, baba ve hocalarına da
verilir. Tahrîm sûresinde altıncı âyet-i kerîmenin meâl-i şerîfi,
(Kendinizi ve evlerinizde ve emirlerinizde olanları ateşten
koruyunuz!)dur.
Bir babanın, evlâdını Cehennem
ateşinden koruması, dünya ateşinden korumasından daha mühimdir.
Cehennem ateşinden korumak da, imanı ve farzları ve haramları
öğretmekle ve ibadete alıştırmakla ve dinsiz, ahlâksız
arkadaşlardan korumakla olur. Bütün fenalıkların başı, fena
arkadaştır.