"İnsanlar, niçin
yaratıldıklarını unutmuşlardır. Hâlbuki, bu dünyâya Allahü teâlâya
kulluk için geldiler..."
Ahmed bin Âsım Antâkî hazretleri
evliyanın büyüklerindendir. Antakya'da doğdu. 853 (H.239) senesinde
vefât etti. Fudayl bin Iyâd, Hâris-i Muhâsibî ve Ebû Süleymân-ı
Dârânî'nin sohbetlerinde kemâle geldi. Tebe-i tâbiîn neslinden
olup, Bişr-i Hafî ve Sırrî-yi Sekatî'nin
akranlarındandır...
Ahmed bin Âsım Antâkî buyurdu
ki:
"Ben öyle bir zamâna yetiştim ki, o vakit İslâm, başlangıcındaki gibi garip oldu. Hak söz de garip oldu. Bir âlim özlenip yanına gidildiği zaman, o, hürmeti seven, başkan olma arzusu ile dolup taşan, gönlünü dünyâya kaptırmış olarak görülür oldu. Âbid (çok ibâdet eden) birisine gidildiği zaman, ibâdet bilgilerini bilmeyen, büyük düşman şeytan tarafından mağlup edilmiş birisi olarak bulunur oldu... Diğer insanların durumu zâten mâlûmdur. Evet, insanlar dünyâlarına mağlup olmuşlar, arzu ve isteklerine uymuşlar, kendilerini beğenir duruma düşmüşler, dünyâlıkları için cimri, dinleri için çok tâvizkâr...
"Ben öyle bir zamâna yetiştim ki, o vakit İslâm, başlangıcındaki gibi garip oldu. Hak söz de garip oldu. Bir âlim özlenip yanına gidildiği zaman, o, hürmeti seven, başkan olma arzusu ile dolup taşan, gönlünü dünyâya kaptırmış olarak görülür oldu. Âbid (çok ibâdet eden) birisine gidildiği zaman, ibâdet bilgilerini bilmeyen, büyük düşman şeytan tarafından mağlup edilmiş birisi olarak bulunur oldu... Diğer insanların durumu zâten mâlûmdur. Evet, insanlar dünyâlarına mağlup olmuşlar, arzu ve isteklerine uymuşlar, kendilerini beğenir duruma düşmüşler, dünyâlıkları için cimri, dinleri için çok tâvizkâr...