"Şefaatim, ümmetimden Allaha hiçbir şeyi ortak koşmadan
ölenleredir. Sizler de şahit olunuz!"
Şihâbüddîn Ascudî hazretleri hadîs âlimidir. 686 (m. 1287)’de
Mısır’da Ascud denilen yerde doğdu. 758 (m. 1357)’de Mısır’da vefât
etti. Şöyle nakleder:
Avf bin Mâlik (radıyallahü anh) anlattı: Bir gece Resûlullah
efendimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” bize bir yerde durup
dinlenmemizi emir buyurdular. Herkes devesini çöktürdü. Gece bir
müddet sonra dikkat ettiğim hâlde, Resûlullah efendimizi
göremeyince telâşlandım. Aramaya başladım. Sağa sola bakarak
gidiyordum. Muâz bin Cebel ve Ebû Mûsâ’nın da aynı telâşa
kapıldıklarını gördüm. Bu şekilde baka baka dolaşırken, vadinin üst
taraflarından, değirmen uğultusuna benzer bir ses geldiğini
işittik. Daha sonra Peygamberimizi görüp telâşımızı anlatınca,
buyurdular ki: “Geceleyin Rabbimin katından gelen bir melek,
ümmetime şefaat etmekle, onların yarısının Cennete girmesini kabul
etmek arasında beni muhayyer bıraktı. Ben de şefaat etmeyi tercih
ettim.” Resûlullah efendimiz böyle buyurunca ben “Yâ Resûlallah!
Acaba bize de şefaat edecek misiniz?” diye sordum. Resûlullah
efendimiz “Elbette, sizler de şefaat edeceğim kimselerdensiniz”
buyurdular... Daha sonra, Resûlullah efendimizle birlikte kervanın
yanına geldik. Onlar da Peygamber efendimizin kaybolmasından
endişeye kapılmışlardı. Resûlullah efendimiz “Bana Rabbimden bir
melek geldi. Ümmetimin yarısını Cennete sokmakla, onlara şefaat
etmem arasında beni muhayyer bıraktı. Ben de ümmetime şefaat etmeyi
tercih ettim” buyurdu. Onlar da Resûlullah efendimize “Yâ
Resûlallah! Acaba biz de şefaat edecekleriniz arasında var mıyız”
diye sordular. Resûlullah efendimiz, Eshâbının etrâfına
toplanmalarını beklediler ve buyurdular ki: “Şefaatim, ümmetimden
Allaha hiçbir şeyi ortak koşmadan ölenleredir. Sizler de şahit
olunuz!”