"Dostlardan duâ
etmelerini istiyoruz. Yâ Rabbi! Nûrumuzu tamamla ve bizi mağfiret
eyle."
İshak Sindî hazretleri Sind’de
(şimdiki Pakistan’da) yetişen büyük velîlerdendir. Hicri onbirinci
asrın ortalarında vefât etti. İmâm-ı Rabbânî hazretlerine, büyük
bir şevk, ihlâs ve yalvarmakla dolu bir mektup yazarak, kavuştuğu
ihsânları, hâlleri bildirdi. Yazdığı mektuba ayrıca bir vâkasını da
ilâve etmiş olup, yazdığı vâka aynen şöyle idi:
“Allahü teâlânın rahmetinden
ümitli olan, bu kıymetsiz, değersiz fakir, Mûsâ oğlu İshak, arz
ederim ki; hâlim Şeyh Kerîmüddîn’in yüksek nazarları inâyetiyle,
başka bir hâle dönünce, aynı hâl esnasında vâki olan, kalpteki
tasavvurda hidâyet rehberi devranın kutbu, efendilerin efendisi,
üstadların üstadı, mürşidlerin mürşidi, Şeyh Ahmed-i Serhendî hazır
oldular. Bu murâkabe esnasında kalemi aldılar. Yazdılar ve şu
birkaç kelimeyi bu fakirin eline verdiler. Çok yüksek teveccüh
buyurdular.” İshak Sindî yazdığı mektûbu hazret-i İmâm’a gönderdi,
İmâm-ı Rabbânî hazretleri de İshak Sindî’nin bu mektubuna cevap
olarak şu mektubu yazdılar:
“Allahü teâlâya hamd olsun.
Sevdiği, seçtiği kullarına selâmlar olsun. Rahmi Ali ile
gönderdiğiniz mektup geldi. Zevk ve şevkle ilgili yazılar olduğu
için, sevinmemize sebep oldu. Ayrı bir kâğıtta yazılı olan vakayı
okuyunca, yine sevindim. Böyle vakalar müjdecidirler. Çalışmak
lâzımdır ki, böyle vakalar, duymaktan, işitmekten çıkıp, hâl ve
fiil hâlini alsınlar. Bugün kusurları düzeltmek mümkündür. Fırsatı
ganîmet bilmeli ve tehir etmemeli, sonraya bırakmamalıdır. Hazret-i
Hâce Ubeydüllah-i Ahrâr (kuddise sirruh) buyurdular
ki:
-Dervişlerle bir arada
oturuyorduk. Cuma gününde duâların reddolunmadığı saatten
konuşuluyordu ve diyorlardı ki: 'Eğer bu saat bilinse, bu saatte
Allahü teâlâdan ne isterdiniz?' Herkes bir şeyler söyledi.
Sıra bana gelince; (Cemiyyet sahiplerinin
[evliyânın] sohbetini istemek en iyisidir, çünkü, bütün
saadetler bundadır) dedim. Mektuplarımızdan bir kısmını
talebelerim istinsah edip (çoğaltıp) Rahmi Ali’ye verdiler. Allahü
teâlâ, onlardan faydalanmanızı nasip etsin! Şeyh Kerîmüddîn
geleli epey zaman oldu. Herhâlde kendisi size mektup yazar.
Vaziyetimiz iyidir. Dostlardan duâ etmelerini istiyoruz. Yâ Rabbi!
Nûrumuzu tamamla ve bizi mağfiret eyle. Elbette sen her şeye
kadirsin. Allah yolunda gidenlere ve Peygamberimize (sallallahü
aleyhi ve sellem) uyanlara selâmlar olsun.”