Evliyânın kabirlerine
örtü, sarık koymak, gafilleri edepli yapacağı için
câizdir.
Abdullah Niyâzî Efendi Osmanlı
âlimlerindendir. Aslen İranlıdır. Önce kendi memleketinde ilim
tahsil etti. İran’dan İstanbul’a geldi. Yavuz Sultan Selim Hân
zamanında ona vazife verildi. 936 (m. 1530) senesinde vefat etti.
Buyurdu ki:
Evliyânın kabirlerine örtü, sarık
koymak, üzerlerine türbe yapmak, cahilleri, gafilleri edepli,
terbiyeli yapacağı için câizdir. Onların mübarek ruhları,
kabirlerinde hazır olurlar. Burada edepli, terbiyeli bulunanlar,
ruhlarından feyiz, bereket alırlar. [Sanduka, türbe yapmak, örtü,
sarık koymak, ölüler için değildir. Dirilerin edepli olarak feyiz
almaları, faydalanmaları içindir. Görülüyor ki, bunlar, ölü için
değil, diriler için yapılmaktadır.]
Dirilerin yaptığı duaların
ölülere fayda vereceğini, âlimler söz birliği ile bildirmişlerdir.
Kur'ân-ı kerim okuyup da sevabını ölülerin ruhlarına gönderince,
onlara fayda vereceğini üç mezhep âlimleri
bildirmiştir.
Kandil, bayram gecelerinde
minarelerde ve başka yerlerde fazla ışık yakmak câiz
değildir.
Kadının güzelliğini ve başka
haram şeyleri bildiren şarkı, bunları tegannî
haramdır.
Âlimin, delîllerini bilerek [dîne
hizmet niyeti ile] mezhep değiştirmesi caizdir. Cahilin, dünyalığa,
şehvetine kavuşmak için başka mezhebi taklit etmesi câiz
değildir, mekruhtur. Âlimin böyle yapması haramdır. Bulunduğu
mezhebin fıkıh bilgilerini öğrenmesi güç olan kimsenin, öğrenmesi
kolay olan mezhebe geçmesi vâcib olur. Zîrâ, dört mezhepten birinin
fıkıh bilgilerini öğrenmek, câhil kalmaktan
hayırlıdır.
Fena kokulu şey yiyenlerin ve
üstü başı, yarası fena kokanların câmilere ve toplantılara
girmeleri câiz değildir.
Biti, akrebi ve her hayvanı diri
iken yakmak câiz değildir. İçinde karınca bulunduğu zannolunan
odunu [bir yere çarparak silkeledikten sonra] yakmak câizdir. Kuduz
köpek gibi zararlı hayvanları eziyet etmeden öldürmek câizdir.
Başka çâre olmayınca yakmak câiz olur. Zarar vermeyen hayvanları
öldürmek mekruhtur.
Müctehid bulunmadığı zamanda,
evvelce vefat etmiş olan müctehidin fetvâsı ile amel etmek câizdir.
Menfaati olan bir şeyin haram olduğu bildirilmemiş ise, o şey mubâh
olur. Zararlı olan şeyi yemek, içmek haramdır. Menfaati ve zararı
bilinmeyen şeye helâl denir. Bunun için, tütün içmeye haram
dememelidir. Hem de, dinde bidat değildir. Âdette bidattir. Bazı
kimselere zarar verirse, yalnız bunlara zarar verecek miktarda
içmek haram olur.