Duâ, saadete kavuşturan
kapının anahtarıdır. Bu anahtarın dişleri, helâl
lokmadır.
Seyyid Alizâde Ya’kûb Efendi
Osmanlı âlimlerindendir. 931 (m. 1524) senesi hac dönüşü, Mısır’da
vefât etti. Rükn-ül-İslâm Muhammed İbni Ebû Bekr’in
“Şir’at-ül-İslâm” adındaki eserine güzel bir şerh yazdı.
“Mefâtîh-ül-Cinân ve mesâbîh-ül-Cenân” isimli bu eserden bazı
bölümler:
Hadîs-i şerîfte; “Duâ etmek
ibâdettir” buyuruldu. Kabul olmazsa da sevap hâsıl olur.
Duânın kabul olması için şartlar vardır. Helâl yemelidir. Haram
lokma yiyenin duâsı, kırk gün kabul olmaz. Duâ; ihtiyâcı gideren,
saadete kavuşturan kapının anahtarıdır. Bu anahtarın dişleri, helâl
lokmadır. Giydiği de helâlden olmalıdır. Hazer olmayan, menedilmiş
olmayan mala helâl denir. Şüpheli olmayan mala tayyib
denir.
Duâ ederken, kalb uyanık olmalı,
kabul edileceğine inanmalıdır. Söylediğinden haberi olmayan gâfilin
duâsı kabul olmaz. Duâdan evvel, tövbe ve istiğfar etmelidir.
Duânın kabulü için acele etmemelidir. Duâya devam etmeli,
usanmamalıdır. Allahü teâlâ duâ etmeyi ve duâ edeni sever. Kabul
ettiği hâlde, istenileni vermeyi geciktirerek, duânın ve sevâbın
çok olmasını ister. Duâyı, hiç olmazsa, yedi kerre tekrar
etmelidir. Rahat ve huzur zamanlarında çok duâ edenin, dert ve belâ
zamanlarındaki duâları çabuk kabul olur.
Duâdan evvel, Allahü teâlâya hamd
ve Resûlullaha salât ve selâm söylemelidir. Resûlullah (sallallahü
aleyhi ve sellem), duâya başlarken; “Sübhâne Rabbiyel aliyyil
a’lel-Vehhâb” derdi. Evvelâ, günahlarına tövbe etmeli, sonra
bütün müminlerin sıhhat ve selâmetleri için duâ etmeli ve her
dileğini söyleyip, vermesini cân-ı gönülden istemelidir. Kalbine
gelen hayırlı şeyi istemelidir. Duâ, bir temenni olmamalı, istediği
şeye kavuşturacak sebeplere yapışmalıdır. Meselâ, önce tâat ve
ibâdetlere sarılmalı, sonra Allahü teâlânın rızâsına kavuşmak için
duâ etmelidir. Tâatler ve ibâdetler, rızânın ve muhabbetin
sebepleridir. Sebeplere yapışmadan yapılan dua, kabul olmaz. Buna
dua denmez. Faydasız temenni denir. (Ümit edilmeyen şeyi
istemeye, temenni denir. Ümit edilen şeyi istemeye recâ
denir.) Allahü teâlâdan istenilen şeyin sebeplerine kavuşmayı
dilemelidir. Hadîs-i şerîfte “Çalışmadan duâ eden, silahsız
harbe giden gibidir” buyuruldu.
Abdest alıp, diz üstüne kıbleye
karşı oturup, elleri göğüs hizasından ileri uzatıp, avuçlarını
semâya karşı açıp, Peygamberlere ve evliyâya tevessül ederek,
onların hatırları ve hürmetleri için istemeli, sonunda “Âmin”
demelidir.
Seyyid Alizâde Ya’kûb Efendi
Osmanlı âlimlerindendir. 931 (m. 1524) senesi hac dönüşü, Mısır’da
vefât etti. Rükn-ül-İslâm Muhammed İbni Ebû Bekr’in
“Şir’at-ül-İslâm” adındaki eserine güzel bir şerh yazdı.
“Mefâtîh-ül-Cinân ve mesâbîh-ül-Cenân” isimli bu eserden bazı
bölümler:
Hadîs-i şerîfte; “Duâ etmek
ibâdettir” buyuruldu. Kabul olmazsa da sevap hâsıl olur.
Duânın kabul olması için şartlar vardır. Helâl yemelidir. Haram
lokma yiyenin duâsı, kırk gün kabul olmaz. Duâ; ihtiyâcı gideren,
saadete kavuşturan kapının anahtarıdır. Bu anahtarın dişleri, helâl
lokmadır. Giydiği de helâlden olmalıdır. Hazer olmayan, menedilmiş
olmayan mala helâl denir. Şüpheli olmayan mala tayyib
denir.
Duâ ederken, kalb uyanık olmalı,
kabul edileceğine inanmalıdır. Söylediğinden haberi olmayan gâfilin
duâsı kabul olmaz. Duâdan evvel, tövbe ve istiğfar etmelidir.
Duânın kabulü için acele etmemelidir. Duâya devam etmeli,
usanmamalıdır. Allahü teâlâ duâ etmeyi ve duâ edeni sever. Kabul
ettiği hâlde, istenileni vermeyi geciktirerek, duânın ve sevâbın
çok olmasını ister. Duâyı, hiç olmazsa, yedi kerre tekrar
etmelidir. Rahat ve huzur zamanlarında çok duâ edenin, dert ve belâ
zamanlarındaki duâları çabuk kabul olur.