"Allahü teâlâ, bid'at sahibinin orucunu, haccını, umresini,
cihâdını, günahtan vazgeçmesini, adaletini kabul etmez."
Samsûnî Hasan Efendi Fâtih zamanında yaşayan fıkıh, kelâm ve usûl
âlimlerindendir. Samsun’da doğdu. 891 (m. 1486)’da İstanbul’da
vefât etti. Bir dersinde bid’at hakkında buyurdu ki:
Bir hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Bir ümmet, Peygamberi öldükten
sonra, dinde bid'at yaparsa, buna benzer bir sünneti kaybeder).
Yâni, küfre sebep olmayan bir bid'at yapılırsa, bunun cinsinden bir
sünneti terk ederler.
Bir hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Bid'at sahibi, bid'atini terk
etmedikçe, tövbe etmesini, Allahü teâlâ nasip etmez.) Yâni, bir
kimse, bir bid'at ortaya çıkarırsa veya başkasının çıkarmış olduğu
bir bid'ati yaparsa, bu bid'ati iyi bildiği ve karşılığında sevap
beklediği için, bundan tövbe edemez. Bu bid'atin kötülüğünden veya
küfre sebep olmasından dolayı hiçbir günahına da tövbe etmesi nasip
olmaz.
Bir hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Allahü teâlâ, dinde bid'at olan
bir şeyi yapan, bu bid'ati Allah rızası için terk etmedikçe, onun
hiçbir amelini kabul etmez.) Yâni, îtikatta veya amelde veya sözde
yâhut ahlâkta bid'at olan bir şeyi yapmaya devam edenin bu
cinslerden ibâdetleri sahih olsa da, hiçbirini kabul etmez.
İbâdetlerinin kabul olması için, bu bid'ati, Allahtan korkarak,
ondan sevap bekleyerek yâhut rızasına kavuşması için terk etmesi
lâzımdır.