“Allahü teâlâ katında denizde şehit olanlar,
karada şehit olanlardan daha
üstündür.”
Ebû Muhammed Beyyânî hazretleri
tefsîr ve hadîs âlimidir. 247 (m. 861)’de Endülüs’te (İspanya)
Beyyane’de (Baena) doğdu. 340 (m. 951)’de Kurtuba’da (Cordoba)
vefât etti. Naklettiği hadis-i şeriflerden
bazıları:
“Sizden birinizin Allah yolunda
bulunması, evinde kıldığı yetmiş senelik namazından daha üstündür.
Allahü teâlânın sizi af ve mağfiret etmesini ve Cennete koymasını
isterseniz. Allah yolunda gazâ ediniz! Kim, Allah yolunda deve
üstünde muharebe ederse, ona Cennet vâcib olur.”
“Allah yolunda yüzü tozlanan
kimsenin yüzünü, Allahü teâlâ kıyâmet gününde Cehennemin dumanından
kurtarır (emin kılar). Allah yolunda ayakları tozlanan
kimseyi, Allahü teâlâ kıyâmet gününde Cehennemden
kurtarır (emin kılar).”
“Allahü teâlâ bir kimsede, Allah
yolundaki toz ile Cehennem dumanını bir araya getirmez. Allah
yolunda ayağı tozlanan kimseyi, Allahü teâlâ kıyâmet günü, acele
giden bir biniciye göre bir senelik mesafe Cehennemden
uzaklaştırır. Allah yolunda bir yara alan kimsenin sonu,
şehitlerinki gibi olur. Onun için kıyâmet gününde bir nûr olur.
Rengi zaferân rengi gibi, kokusu misk kokusu gibidir. Öncekiler ve
sonrakiler, onu o nûr ile tanırlar. 'Falancanın üzerinde şehitlerin
mührü var' derler. Kim bir deve üstünde Allah yolunda muharebe
ederse, Cennet ona vâcib olur.”
“Allahü teâlâ katında denizde
şehit olanlar, karada şehit olanlardan daha
üstündür.”
“Denizde cihâd edenin karadakine
üstünlüğü, on gazâ yapmak kadardır.”
“Ümmetimden denizde gazâ yapan
bir topluluğu gördüm. Kıyâmet günündeki en büyük korku onları
mahzun etmeyecektir.”
“Kim Allah yolunda bir mal infâk
ederse, Allahü teâlânın rızâsı için bir şey verirse, onun için yedi
yüz kat sevap yazılır.”
Resûlullah efendimiz (sallallahü
aleyhi ve sellem), “Kim Allah yolunda evinde oturduğu hâlde
mal infâk ederse, onun her dirheminin karşılığında yedi yüz dirhem
vardır. Bizzat Allah yolunda gazâya gider ve bu yolda da infâkta
bulunursa, onun her dirhemine karşılık yedi yüz bin dirhem
vardır” buyurdu. Bundan sonra, “Allahü teâlâ (kendi
yolunda infâk edenlerden ve kendisine ibâdet edenlerden) dilediği
kimselerin sevaplarını (ihlâsları) nisbetinde (bire
ondan yetmişe ve yedi yüze, hattâ daha ziyâde) kat kat
arttırır, (öyle ki, miktarını Allahü teâlâdan başka kimse
bilmez)” meâlindeki âyet-i kerîmeyi
okudu. (Bekâra-261)