“Onun beş yüz senelik
ibâdeti, görme
nimetinin (gözün) karşılığıdır!.."
Muhammed bin Ebî Şeybe hazretleri
hadîs ilminde hafız idi. 297 (m. 910)’da Bağdâd’da vefât etti.
Naklettiği bir hadis-i şerif şöyledir:
Resûlullah (sallallahü aleyhi ve
sellem), şöyle buyurdu:
-Az önce, dostum Cebrâil yanımdan
ayrıldı. Bana söyle dedi: “Yâ Muhammed! Seni peygamber olarak
gönderenin hakkı için söylüyorum. Allahın kullarından biri, beş yüz
yıldan beri bir dağ başındadır. O dağ, enine boyuna, otuz
zırâ’dır. Çevresini her yandan dörtbin fersahlık deniz
kuşatmıştır. Allahü teâlâ, o kula parmak genişliğinde, tatlı bir su
akıtmaktadır ki, bu su, dağın alt kısmındadır. Orada bir de nar
ağacı vardır. Her gün bir nar olur. Her akşam o kul, abdest almaya
iner. Narı alır, yer. Sonra namaza durur. Rabbinden secdede rûhunu
teslim etmek, cesedine hiçbir şey yol bulup gelmemek, dirilinceye
kadar böyle kalmak için, temennide bulunur. Allahü teâlâ, onun her
dileğini yerine getirdi." Cebrâil (aleyhisselam) şöyle devam
etti:
“Biz yere inip onun yanına gittik
ve gördük. Çıktığımızda hâlâ secdede idi. Allahü teâlâ onu böyle
yapmıştı. Allahü teâlâ onu, kıyâmet günü diriltir, huzûruna alır ve
şöyle emreder: