Mezhepsiz kimsenin bozuk, sapık din kitabını okuyanın, dîni, îmanı bozulur...
Tekirdağlı Mustafa Feyzi Efendi son devir Osmanlı âlim ve evliyâsının büyüklerindendir. 1851 (H.1267) senesinde Tekirdağ'ın Kılıçlar köyünde doğdu. İstanbul'da medrese tahsilininden sonra Müderrislik ve Huzûr Dersleri muhataplığına tâyin edildi. Mevlana Halid-i Bağdadi’nin halifesi olan Abdülfettâh Akrî’nin halifesi Ahmed Ziyâüddîn Gümüşhânevî hazretlerine talebe olan Feyzi Efendi, onun önde gelen halîfelerinden oldu. Birçok talebe yetiştirdi. 1926 (H.1345) senesinde İstanbul'da vefât etti. Sohbetleri sırasında;"Tasavvuf kimseye âr olmamaktır,/Tasavvuf gül olup hâr olmamaktır,/Tasavvuf yok olup var olmamaktır/Kim anlarsa bunu bürhân var onda..." kıtasını sık sık tekrar ederdi. Bir sohbetinde şunları anlattı: Allahü teâlâ, her şeyi nizâmlı, düzenli olarak yarattı. Kur'ân-ı kerimde, her şeyin nizâmlı, hesaplı olduğunu bildirdi. Bu nizâma, şimdi, fizik, kimyâ, biyoloji, astronomi kanunları diyoruz. Bu nizâmın devamı için, her şeyi bir sebep ile yaratmaktadır. Maddeleri, birbirlerinin yaratılmasına sebep yaptığı gibi, insanın irâdesini ve kuvvetini de sebep kılmıştır. Bâzen, (hârikulâde) olarak, yâni bu âdetinin hilâfına, sebepsiz de yaratmaktadır. Peygamberlerin duâsı ile sebepsiz yaratmasına, (Mucize) denir. Şeriate uyarak, kalplerini ve nefslerini temizleyen evliyânın duâsı ile sebepsiz yaratmasına, (Kerâmet) denir. Şeytan bunları aldatamaz. Açlık çekerek, sıkıntılar içinde yaşayarak, nefslerini ezip, onu kalbi aldatamaz bir hâle getiren fâsıkların ve kâfirlerin istediklerini, sebepsiz yaratmasına (İstidrâc) ve (Sihir) denir. Sebepsiz iş yapan, gayb olan şeylerin yerlerini ve g...