Alak sûresinin ilk
beş âyet-i kerîmesinden, Resûlullahın fadlı ve şerefi
anlaşılmalıdır.
Cemaleddin ibn-i Abdilberr
hazretleri Mâlikî fıkıh ve hadis âlimidir. 368 [m. 978] de
İspanya’daki Kurtuba’da (Cordoba) doğdu, 463 [m. 1071] de Şâtıbe’de
(Jativa) vefat etti. (El-isti’âb fî-ma’rife-til-eshâb) kitabında
buyuruyor ki:
Ebû Hüreyre “radıyallahü teâlâ
anh” rivayet eder. Resûlullah efendimiz “sallallahü aleyhi ve
sellem” meâl-i şerîfi (Biz nida ettiğimizde, Tûr canibinde sen
olmadın) olan, Kasâs sûresinin 46'ncı âyet-i kerîmesinin tefsîrinde
buyurur ki:
Cebrâîl aleyhisselâm benim yanıma
geldi. Allahü teâlâdan selam getirdi. Dedi ki: Hak celle ve
şânühü buyurur ki: Ben Hüdâyım. Cümle eşyaya kadirim. Mûsâ bin
İmrân'a Tûr-i Sînâ’da vasıtasız otuz bin kelime söyledim. Mûsâ’ya
işittirdiğim otuz bin kelimenin yetmiş kelimesi Mûsâ hakkında ve
ümmeti hakkında idi. Yirmidokuzbin dokuzyüzotuz kelimesi, senin ve
yârânın Ebû Bekr-i Sıddîk, Ömer-ül Fârûk, Osmân-ı Zinnûreyn ve Alî
Mürtezâ ve diğer eshâbın ve ümmetinin hakkında idi. Dâvud’a
“aleyhisselâm” gönderdiği Zebûr’da ve İsâ’ya “aleyhisselâm”
gönderdiği İncîl’de Muhammed Mustafâ “sallallahü aleyhi ve sellem”
ve Çihâr yâr-i güzînin üstünlüklerini bildirdi.
Allahü teâlâ Kur’ân-ı
azîm-üş-şânda gelen Alak sûresinin beş ayetini, Muhammed
aleyhissalâtü vesselâm hazretlerinin şânı hakkında göndermişdir.
Meâl-i şerîfi (Her şeyi yaratan Rabbinin ismi ile oku!) olan Alak
sûresindeki âyet-i kerîme, Resûlullah efendimizin şân-ı şerîfleri
hakkındadır. Meâl-i şerîfi, (İnsanı alakdan [uyuşmuş kandan]
yarattı) olan âyet-i kerîme Ebû Bekr-i Sıddîk’ın “radıyallahü anh”
şân-ı şerîfleri hakkındadır. Meâl-i şerîfi (Oku, Rabbin ekremdir)
olan âyet-i kerîme; Ömer-ül Fârûk’un “radıyallahü anh” şân-ı
şerîfleri hakkındadır. Meâl-i şerîfi (O kimse ki kalem ile talîm
etti) olan âyet-i kerîme, Osmân bin Affân’ın “radıyallahü anh”
şân-ı şerîfleri hakkındadır. Meâl-i şerîfi (İnsana bilmediğini
bildirdi) olan âyet-i kerîme, hazret-i Alî bin Ebî Tâlib'in
“kerremallahü vecheh” şân-ı şerîfleri hakkındadır. Resûlullah
efendimize nâzil olan bu sûrenin o beş âyet-i kerîmesinden, Onun
fadlı ve şerefi anlaşılmalıdır.