"Akıllı gençlere, düşünen
yaşlılara yazıklar olsun ki, gaflet pamuğunu kulaklarından
çıkarmıyorlar!.."
Rûşenî Alâeddîn Efendi Osmanlı
evliyasındandır. Tire’nin Rûşen köyünde doğdu. Şirvan'a gidip,
orada Seyyid Yahyâ hazretlerine talebe olmakla şereflendi.
Hocasının emriyle Anadolu'ya döndü. Edirne'de Fâtih Sultan Mehmed
Han ile görüştü. Sultan Fâtih ve vezirleri ona talebe oldular.
Sonra Karaman’a giderek talebe yetiştirdi. 1462 (H.867) senesinde
Karaman'da vefât etti.
Bu mübarek zat buyurdu
ki:
"Evvelkiler çok amel etselerdi,
az kabul ederlerdi. Şimdikiler az bir şey yapsalar, çok kabul
ediyorlar. Bir gümüş verseler, bir altın verdik diyorlar. Çünkü
şimdi bid'atler çoğaldı, nefsin arzuları her yerde mevcut, zulmet
dalgaları ise, birbiri ardınca gelmektedir. Heybetinden öncekilerin
ve sonrakilerin titrediği, cinlerin, insanların ve hayvanların
dehşetinden şaşırdığı büyük korku geldi. Haşir ve neşir günü çok
yaklaştı. Bir bölük Cennet'e, bir bölük Cehennem'e gitsin denecek
gün geldi çattı. İşte bunları düşünüp uyanmalı, hakîkatleri gören
gözleri açmalıdır. Akıllı gençlere, düşünen yaşlılara yazıklar
olsun ki, gaflet pamuğunu kulaklarından çıkarmıyorlar ve gurur
perdesini basîret gözlerinden uzaklaştırmıyorlar. Azîzim! Gençlik
en büyük nîmettir. Elden geldiği kadar en iyi vakitleri, en iyi
işlere sarf etmelidir. Kıymetli cevherleri, çocuklar gibi
oyuncaklarla değişmemelidir. İstîdâd toprağınız temiz ve yüksektir.
Sakın onu boş koymayın. Yâhut bozuk tohum ekmeyin." Böyle
şeylere aldanıp gönül vermeyiniz. Böyle şeyler riyâzetle de meydana
gelebilir. Kemâl ehli böyle şeylerle meşgul
olmamalıdır."
"Kelime-i tevhîdle Lâ ilâhe
illallâh Muhammedün Resûlullah diyerek kudret miktarınca meşgul
olmak lâzımdır."