Allahü teâlâ gönderdiği
kitapların hepsinde, kibri kötülemiş ve yasak
etmiştir.
İmâdüddîn İsfehânî hazretleri
İslâm âlimlerinin büyüklerindendir. 519 (m. 1125)’de İran’da
İsfehan’da doğdu. 597 (m. 1201)’de Şam’da vefât etti. “Kibir”
hakkında buyurdu ki:
Allahü teâlâ, kullarına
gönderdiği kitapların hepsinde, kibri ve gururlanmayı kötülemiş ve
yasak etmiştir. Meselâ, Kur'an-ı kerimde, Nahl sûresinin
yirmiüçüncü âyetinde meâlen, (Allahü teâlâ, kibirli
olanları elbette sevmez!) buyurmaktadır. İncîlde
bildiriyor ki, havârîler, İsâ aleyhisselâma sordu: Ey Allahın
Peygamberi! İçimizde, hangimiz büyük, hangimiz küçüktür? Bu
sorularına karşılık olarak, İsâ aleyhisselâm: (En
büyüğünüz, en küçüktür. En küçüğünüz de, en
büyüktür) buyurdu. Böylece, kendini büyük gören
küçüktür. Kendini küçük gören büyüktür demiş oldu. Bir hadis-i
şerifte, (Allah rızası için tevâzu edeni, yâni kendini
Müslümanlardan üstün görmeyeni, Allahü teâlâ
yükseltir) buyurmuştur.
Ehl-i sünnet âlimleri buyuruyor
ki: Allahü teâlâ ilim gibi, kudret gibi bütün sıfatlarından
kullarına biraz ihsân buyurmuştur. Fakat, yalnız üç sıfatı kendine
mahsustur. Bu üç sıfattan hiçbir mahlûkuna vermemiştir. Bu üç
sıfatı, kibriyâ, ganî olmak ve yaratmak sıfatlarıdır.
Kibriyâ, büyüklük, üstünlük
demektir. Ganî olmak, başkalarına muhtaç olmamak, her şey Ona
muhtaç olmak demektir. Buna karşılık olarak kullanılan üç
aşağı, alçak sıfat vermiştir. Bunlar da, zül ve inkisâr, yâni
aşağılık, kırıklık ile ihtiyaç ve fâni olmak, yok olmaktır.
Bunun için kibirlenmek, Allahü teâlânın sıfatına, hakkına tecâvüz
etmek olur. Kullara kibirlenmek yakışmaz. En büyük günahtır.
Hadis-i kudsîde, (Azamet ve kibriyâ bana mahsustur. Bu
iki sıfatta, bana ortak olmak isteyenlere, çok acı azâb
ederim) buyuruldu. Bunun içindir ki, din âlimleri,
tasavvuf büyükleri, her zaman, Müslümanlara tevâzu, alçak gönüllü
olmayı emir buyurmuştur.