"Kızdığı zaman öfkesini
yenerek yumuşak davranan kimseyi, Allahü teâlâ
sever."
Ebû Osman Sâbûnî hazretleri
Horasan’da yetişen meşhûr hadîs, tefsîr ve Şafiî mezhebi fıkıh
âlimidir. 373 (m. 983)’de İran’da Nişâbûr’da doğdu. Birçok
âlim, kendisinden hadîs-i şerîf rivâyet etti. 449 (m. 1057)’de
Nişâbûr’da vefât etti. Naklettiği hadis-i şeriflerden
bazıları:
“Kızdığı zaman öfkesini yenerek
yumuşak davranan kimseyi, Allahü teâlâ sever.”
“Kuvvetli olmak, başkasını
yenmek demek değildir. Kuvvetli olmak, kahraman olmak, kendi
öfkesini yenmek demektir.”
“Cennetin yüksek derecelerine
kavuşmak isteyen, saygısızlık yapana yumuşak davransın! Zulmedeni
affetsin! Malını esirgeyene ihsânda bulunsun! Kendisini aramayan,
sormayan ahbabını, akrabasını gözetsin.”
“Selâm verirken güler yüzlü
olana, sadaka verenlerin kavuştukları sevaplar verilir.”
“Cebrâil (aleyhisselam),
Peygamber efendimize falanca saatte geleceğim diye söz verdi. Fakat
o saat geldiği hâlde o görünmedi. O sırada bir de ne görsün,
sedirin altında köpek vardı. Peygamber efendimiz bu köpek ne zaman
girdi diye Hazreti Âişe’ye sordu. O da bilmiyorum dedi. Peygamber
efendimizin emri ile köpek dışarı çıkarıldı. Biraz sonra Cebrâil
aleyhisselâm geldi. Resûlullah (sallallahü teâlâ aleyhi ve
sellem) hazretleri, 'Yâ Cebrâil! Seni bekledim gelmedin.
Halbuki filanca saatte geleceğim, diye söz vermiştin!' diye
sordu. Cebrâil aleyhisselâm, 'Çünkü evinde köpek vardı. Onun
için gelemedim. Zira biz köpek ve resim bulunan eve
girmeyiz' buyurdu.
“İnsanlar, ezan okumanın
ve (cemâatle namaz kılarken) ilk safta bulunmanın ne
kadar sevap olduğunu bilseler, bunun için birbirleriyle
mücâdele etseler, sonra kura çekmekten başka çâre bulmasalar, kura
çekerlerdi. Namazı ilk vaktinde kılmanın ne kadar
sevap olduğunu bilselerdi, ona koşarlardı. Sabah ve yatsı
namazını cemâatle kılmanın ne kadar sevap olduğunu bilselerdi,
dizleri üstünde emekleyerek de olsa gelir, cemâatle
kılarlardı.”
“Kim namazı hakkıyla kılar,
zekât verir, Kâbe'yi ziyâret eder, ramazan orucunu tutar, misâfire
ikram ederse, Cennete girer.”
“Bir kul, komşusu zararından
emîn olmadıkça kâmil mümin olamaz. Kim Allahü teâlâya ve âhiret
gününe inanıyorsa, misâfirine ikram etsin. Kim Allahü teâlâya
inanıyorsa, ya hayır söylesin veya sussun. Allah, yumuşak huylu,
tok gözlü zengini sever. Çirkin konuşan, günah işleyen ve ısrarla
dilenen kişiyi sevmez.”
“Kim, darda kalmış kimseye
kolaylık gösterirse, Allahü teâlâ da ona, dünya ve âhirette
kolaylık gösterir.”