İstigâse, yardım istemek
demektir. Yani Allahü teâlâdan, bir şeyi yaratmasını
istemektir.
Şemseddîn Nevâcî hazretleri
şâir, edîb ve Şafiî mezhebi âlimlerindendir. 785 (m. 1383)’de
Kâhire’de doğdu. 859 (m. 1455)’de orada vefât etti. Bir
dersinde buyurdu ki:
Tevessül, Resûlullahtan
(sallallahü aleyhi ve sellem) maksûd olan şeyin
talep edilmesidir. Yani Resûlullah, ümmetinden bir
kimsenin dileğini Allahü teâlâdan istemek sûretiyle, o kimse için
vâsıta ve şefaatçi olabilir. Bu kısım, ifâdeleri değişik olsa bile,
manâca ikinci kısma dâhildir. Bu hususta pekçok haber gelmiştir,
insanlar Resûlullahtan bu kabil şeyleri istemekle, Resûlullahtan bu
husûsta kendilerine vâsıta ve şefaatçi olmasından başka bir şey
kasdetmemektedir.
Osman bin Ebi’l-Âs anlatır:
“Resûlullaha Kur’ân-ı kerîmi ezberlememin iyi olmadığından şikâyet
etmiştim. O zaman Resûlullah bunun şeytandan olduğunu bildirdikten
sonra; 'Ey Osman! Bana yaklaş' buyurdu. Sonra mübârek
elini göğsüme koydu. Bu sırada mübârek elinin serinliğini iki
omuzlarım arasında hissettim. Eli göğsümde iken; 'Ey Şeytan!
Osman’ın göğsünden çık!' buyurdu. O andan sonra, ne duydu isem
ezberledim.”
Resûlullah efendimiz Allahü
teâlânın izni, yaratması ve işi kolaylaştırması ile olduğunu
bilerek şeytana “Çık!” diye emretmiştir. Hiçbir Müslüman, Peygamber
efendimizin işlerinde, Allahü teâlânın yardımına muhtaç
olmadığını asla söylemez ve böyle şeyi düşünemez. Fakat
Resûlullahtan bir şey isterken, yardım isterken, Resûlullahı Allahü
teâlâ indinde şefaatçi ve vesile yapmaya mâni olmak, dinde Allahü
teâlânın bir olduğuna îmân eden Müslümanlar arasında fitne
çıkarmaktır. Tevessül, kabir âleminde de olur. A’meş şöyle rivâyet
etti: Hazreti Ömer zamanında kıtlık oldu. Eshâb-ı kirâmdan birisi,
Resûlullahın kabr-i şerîfine gitti ve; “Yâ Resûlallah! Ümmetin için
Allahü teâlâdan yağmur iste! Yoksa onlar helak olacaklar” dedi.
Bunun üzerine Resûl-i ekrem, rüyâsında o Sahâbîye; “Ömer’e git,
selâmımı söyle. Ona yağmur yağacağını haber ver” buyurdu. O Sahâbî
gördüğü rüyâyı Hazreti Ömer’e haber verdi. Hazreti Ömer ağlayarak;
“Yâ Rabbî! Âciz olduklarım hâriç, elimden gelen her şeyi yaptım!”
dedi.