“Gönül kapılarının
açılmasında elde edilebilecek en büyük nasîb, gaflet hâlinden
kurtulabilmektir.”
Kayserili Dâvûd Hoca Osmanlı
Devleti’nin ilk fıkıh âlimlerinden ve evliyânın büyüklerindendir.
Kayseri’de doğdu. İlk tahsilinden sonra Mısır’a gitti. Kâhire’de
Sadrüddîn-i Konevî hazretlerinin talebelerinden Kemâlüddîn
Kâşânî’nin talebeleri arasına katıldı. Tasavvuf yolunda da
ilerleyip, yüksek derecelere kavuştu. Osmanlı Sultanı Orhan Gazi,
davet edip, İznik’teki Orhâniye Medresesi’ne müderris tayin etti.
İlk Osmanlı medresesinin ilk müderrisi olması dolayısıyla, Osmanlı
devletinin ilmiye heyetini teşkil eden ilk kadrolar onun talebeleri
arasında yetişti. 751 (m. 1350) yılında İznik’de vefât etti.
Buyurdu ki:
“İnsanlar iki kısımdır. Birinci
kısım, dünyâ ile uğraşanlar olup, onu imâr etmeye çalışır. Onun
yolunun esâsı dünyâ ile uğraşmaktır, ikinci kısım insanlar ise,
manâ âlemi ile, manevî işlerle uğraşan kimseler olup, bunlar,
matlûba (Allahü teâlâya) kavuşmak, O’nu taleb etmek (istemek)
arzusuyla yanarlar. Bütün gayretleri...