“Allahü teâlâdan başkasına,
tevekkül ve itimat etmeyenler hesapsız cennete girer.”
Müeyyedzâde Abdürrahman Efendi
Fatih Sultan Mehmed, İkinci Bâyezîd ve Yavuz Sultan Selim zamanında
yaşamış, tefsir, kelam ve fıkıh âlimlerinin büyüklerindendir. Aslen
Amasyalıdır. 860 (m. 1456)’da doğdu. 922 (m. 1516)’da vefat
etti. “Kelam ilmine dair risale” isimli eserinde buyuruyor
ki:
Allahü teâlâ, herkese, tevekkülü
emreylemiştir. (Tevekkül imanın şartıdır) meâlindeki âyet-i kerîme,
bu emirlerden biridir. Sûre-i Mâide’de, (Eğer imanınız varsa,
Allahü teâlâya tevekkül ediniz!), sûre-i Âl-i İmrân’da, (Allahü
teâlâ, tevekkül edenleri elbette sever), sûre-i Talâk’ta, (Bir
kimse, Allahü teâlâya tevekkül ederse, Allahü teâlâ, ona kâfidir),
sûre-i Zümer’de, (Allahü teâlâ, kuluna kâfi değil midir?)
meallerinde daha nice âyet-i kerîme vardır. Resûlullah “sallallahü
aleyhi ve sellem” buyuruyor ki, (Ümmetimden bir kısmını, bana
gösterdiler. Dağları, sahraları doldurmuşlardı. Böyle çok
olduklarına şaştım ve sevindim. Sevindin mi, dediler, evet dedim.
Bunlardan ancak yetmiş bin adedi hesapsız cennete girer dediler.
Bunlar hangileridir diye sordum. İşlerine sihir, büyü, dağlamak,
fal karıştırmayıp, Allahü teâlâdan başkasına, tevekkül ve itimat
etmeyenlerdir buyuruldu). Dinleyenler arasında Ukaşe “radıyallahü
anh”, ayağa kalkıp, (Ya Resûlallah! Dua buyur da, onlardan olayım)
deyince, (Ya Rabbi! Bunu onlardan eyle!) buyurdu. Biri kalkıp, aynı
duayı isteyince, (Ukaşe senden çabuk davrandı) buyurdu. Bir hadis-i
şerifte, (Allahü teâlâya tam tevekkül etseydiniz, kuşların rızkını
verdiği gibi, size de gönderirdi. Kuşlar, sabah mideleri boş, aç
gider. Akşam mideleri dolmuş, doymuş olarak döner) buyurdu. Bir
hadîs-i şerîfte, (Bir kimse, Allahü teâlâya sığınırsa, Allahü
teâlâ, onun her işine yetişir. Hiç ummadığı yerden, ona rızık
verir. Her kim, dünyaya güvenirse, onu dünyada bırakır) buyurdu.
İbrahim aleyhisselâmı mancınığa koyup, ateşe atarlarken
(Hasbiyallah ve ni’melvekîl), yani (Bana Allahım yetişir. O iyi
vekil, yardımcıdır) dedi. Ateşe düşerken, Cebrail “aleyhisselâm”
gelip, (Bir dileğin var mı?) deyince, (Var, amma sana değil) dedi.
Böylece (Hasbiyallah) sözünün eri olduğunu gösterdi. Bunun için
Necm sûresinde, (Sözünün eri olan İbrahim) mealindeki âyet-i kerîme
ile methedildi. Allahü teâlâ, Davud aleyhisselâma, (Bir kimse, her
şeyden ümit kesip, yalnız bana güvenirse, yerde ve göklerde
bulunanların hepsi, ona zarar yapmaya, aldatmaya uğraşsalar, onu
elbette kurtarırım) mealindeki âyet-i kerîme ile vahiy
gönderdi.