"Allah’ın lütfundan ümidinizi kesmeyiniz! Çünkü Allahın
lütfundan ancak kâfirler topluluğu ümidini keser."
Fenârîzâde Hasan Çelebi Osmanlı âlimlerindendir. Molla Fenârî’nin
torunlarındandır. 840 (m. 1436)’de doğdu. 886 (m. 1481)’de Bursa’da
vefât etti. Bir dersinde “Ehl-i sünnet” itikadında olmak için
inanılması lazım olanlardan bazılarını şöyle bildirdi:
Müslüman pekçok günah işlese de, Allahü teâlânın rahmetinden
ümidini kesmemelidir. Çünkü, Allahü teâlânın rahmetinden ümidini
kesen imansız olur. Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen şöyle
buyuruyor: “Allah’ın lütfundan ümidinizi kesmeyiniz! Çünkü Allahın
lütfundan ancak kâfirler topluluğu ümidini keser.” (Yûsuf-87)
Müslüman bir kimse, mümin bir kardeşini öldürse, zinâ yapsa, namaz
kılmasa, oruç tutmasa ve birçok günah işlese, İslâmiyeti inkâr
etmediği sürece kesinlikle mümin sayılır. Bu işlediği günahlardan
tövbe ederse, Allahü teâlâ tövbesine karşılık verir. Tövbe etmeden
ölürse, Allahü teâlâ dilerse adâletiyle azap eder, dilerse
rahmetiyle Cennete sokar. Kim bir mümine bu işlediği büyük
günahlardan dolayı kâfir dese, kendisi kâfir olur. Ayrıca, Allahü
teâlâya inandıktan sonra yaptığı günahlar, mümine zarar getirmez
fikrini ileri süren de imansız olur. Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerîmde
meâlen şöyle buyuruyor: “Ey günah işlemekle nefslerine karşı
haddîni aşmış kullarım! Allahın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz.
Çünkü Allah, şirk ve küfürden başka, dilediği kimselerden bütün
günahları mağfiret buyurur. Şüphesiz ki, O, Gafûrdur; çok
bağışlayıcıdır. Rahimdir, çok merhametlidir.” (Zümer-53) Müslüman,
imânla amelin ayrı ayrı şeyler olduğunu bilecek.
Vefatından kısa bir zaman evvel, yardımcısı olan Seyyid Çelebi
anlatır: “Bir gün seher vakti beni istedi. Odasının kapısında
şiddetli şekilde ağlama sesleri duydum. Bu duruma çok şaşırdım.
Başına büyük bir musibet geldiğini zannettim. Kapıyı çaldım, içeri
girip selâm verdim. Oturmamı emretti. Ben de oturdum ve ağlamasının
sebebini sordum.