Binlerce kutu açsan,
inciyi sedef kutusundan başka yerde bulmana imkân
yok!..
Bâlî Sultan, Mevleviyye tarîkatı
şeyhlerindendir. Küçük yaşta Mevleviyye tarîkatı büyüklerinin
mânevî bakışlarına kavuştu ve icâzet aldı. 890 (m. 1485)’de
Afyonkarahisar’da vefât etti. Sohbetlerinde Mesnevî’den anlatırdı.
Buyurdu ki:
Görmek ve körlük de çeşit
çeşittir. Vah yazık o göze ki zerreyi görür de güneşi görmez.
Uzaktakini tanır da yakındakini bilmez. Önemsizin farkındadır
önemli olandan gafil. Mahluk da Halıka göre zerreden bile kemdir.
Yaratılmışı görüp yaratanından gafil olmak! İşte gerçek körlük
budur!..
Her şeyin değeri ödenen bedel
kadardır. Atadan dededen kalan, yolda belde bulunan şeyin değeri
olmaz. Zira bir şeyi ucuza alan ucuza verir. Cahil çocuk yolda
bulduğu incinin kıymetini ne bilsin. Bu yüzden bir hazine
değerindeki o inciyi gider de bir somun ekmeğe değişir. İncinin
kıymetini denizin dibine dalan dalgıca, ya da inci satıcısına sor
sen. Aslında o çocuk sensin; inci de...