Hüseyn bin Ahmedî hazretleri
buyurdu ki: “İnsanlar arasında tanınmak isteyen, âhiretin tadını
alamaz.”
Hüseyn bin Ahmedî hazretleri
evliyânın büyüklerindendir. Aslen Haleblidir. 912 (m. 1506)’da
Mekke-i mükerremede vefât etti. Hikmetli sözleri vardır. Buyurdu
ki:
“Belâlara sabır, yiğit kişilerin
Allahtan gelen her şeye rızâ göstermek ise, kerem sahiplerinin
(evliyânın) ahlâkıdır.”
“İhlâs, amelin kabulüne vesîle
olan güzel düşünce (niyet)’dir.”
“İnsanlar arasında tanınmak
isteyen, âhiretin tadını alamaz.”
“İlme çalışanın işâreti dünyâdan
kaçmaktır, dünyâyı sevip onda kalmak değil.”
“Dün öldü, bugün can veriyor,
yarın ise henüz doğmadı. Zamanınızı bu açıdan görün ve yarar iş
yapmaya bakın.”
“Allahü teâlânın azâbından
korkmak, kamçı gibidir. Edepsizliği ahlâk edinenleri bu kamçı ile
terbiye ederler. Azâların kötü bir şey işlemeleri, kalbin
gafletindendir.”
“En zor işler üçtür: Darlıkta
cömert olmak, kimsenin görmediği yerlerde de haram ve şüphelileri
yapmamak, korktuğunuzun yanında doğru söylemekten
çekinmemek.”
“Makamların en yükseği, ölünceye
kadar fakirliğe sabretmektir.”
“Konuşmak hoşuna giderse sus,
susmak hoşuna gidince konuş.”
“Kötü insanlarla arkadaşlık
yapmak, hayırlı insanlara sû-i zanda (kötü düşünmek) bulunmaya
sebep olur.”
İbn-i Hanbelî onun vefatında
gösterdiği kerâmetini şöyle anlatır:
“Ben, Hüseyn bin Ahmedî ile
birlikte hacca gitmiştim. Mekke-i mükerremeye vardıktan sonra,
Arafat’ta vakfeye durmuştuk. Beni yanına çağırıp 'Benim
ömrümün sonu yaklaştı. Bu mübârek topraklardan gitmek istemiyorum.
Sana vasiyetlerimi bildireyim...' buyurdu ve az bir zaman
sonra da vefât etti. Lâkin o sene Mekke-i mükerremede çok su
sıkıntısı var idi. Onun cenâzesini yıkamak için suyu nereden
bulurum diye düşünürken, yanıma yüksek sesle konuşan birisi geldi.
Dedi ki; 'Hüseyn bin Ahmedî vefât mı etti?' Ben de
'Evet' dedim. 'Neden bu kadar düşünceli
duruyorsun?' deyince; 'Ben yalnızım ve su sıkıntısı da var.
Onun techîz ve tekfinini yalnız nasıl yaparım ve gasli için suyu
nereden bulurum?' dedim. O kimse bana; 'Sen burada bekle, bir
yere ayrılma' dedi ve gitti. Aradan biraz zaman geçince, bir
de baktım ki, o kimse, ellerinde birer testi su ve kefen bulunan
bir toplulukla beraber geldi. Yanıma gelir gelmez hazretin
cenâzesini yıkamaya başladılar, yakın bir kabristanda kabrini
kazıp, beraberce defnettik. Bana hepsi taziyede bulundular ve
yanımdan ayrıldılar. Onların kim olduklarını ve nereden
geldiklerini bilmiyordum."