Bundan sonra tarih başka türlü akacak. Tarihin inişli çıkışlı,
devresel ve dalgalanmalı dönüm noktaları vardır; bu değişim
anlarının dışından bakınca hep doğrusal aktığı düşünülür. Oysa
milletlerin tarihinde kırılma noktaları, tarihi akışın değiştiği
zamanlar vardır. Türklerin yaşadıkları son yüz yılda iki kırılma
anı ‘var olmak bakımından’ hayati öneme sahiptir. İmparatorluğun
paylaşılma sürecinde Milli Mücadelenin başlaması ve zaferle
sonuçlanması bunlardan biridir.
Milli Mücadele aynı zamanda Batı açısından yarım kalmış bir hesap
demektir. Siz bakmayın ‘biz çağdaş Batılı değerleri kabul etmiş bir
ülkeyiz, bu yolda ilerleyerek batı uygarlığına katılacağız’
edebiyatına. Hiçbir bilimsel değeri olmayan bu tür ‘batıcı edebi
laflarla’ ne Batılı merkezleri ikna etmek mümkündür ne de gerçeği
değiştirmek. Bu sözlere olsa olsa bir kısım ahmaklar inanarak,
Türkiye’yi Batıya bağımlı tutmanın ‘erdeminden’ söz edebilirler ki
onun da bundan sonra mümkün olmayacağı bir yere gelmiş bulunu