Asıl sorulması gereken soru bu olmalı: Batı bir gelişme modeli olmaktan çıktı mı?
Şimdilerde çok konuşulan, özellikle Avrupa’nın yaşadığı siyasi
ve ekonomik krizin derinleşerek devam etmesinden endişe duyanların
tartıştığı konu da bununla ilgili. Oysa mesele daha farklıdır ve
daha derine uzanmaktadır. Doğru sorular sorulunca gerçeğe yaklaşmak
daha kolay olacaktır. Doğru soru ne mi demektir? Tarihsel olarak
poroblematiği bağlamında irdelemek diyebiliriz.
Meselenin aydınlanmadan bu tarafa yükselen batı uygarlığına uzanan
temelleri bulunmaktadır. Bugün konuya, batı uygarlığının neden
kendisini yenileyemediğini, dinamizmini neden kaybettiğini,
dolayısıyla temellerindeki sarsıntıyı oluşturan sebepleri doğrudan
tartışmak yerine, daha yakın bir yerden, daha görünür bir sorun
etrafından ele almak istiyorum. “Bu bakımdan batı uygarlığının şu
anda yaşamakta olduğu krizin ortaya çıkardığı ilk netice daha yakın
zamanlara kadar (Avrupa Birliğinin insanlık için nasıl bir ümit
yarattığı tartışmalarını hatırlayınız) sahip olduğu bütün
prestijini kaybetmiş olmasıdır. Bunun anlamını, evet Batı uygarlığı
çökmemiştir fakat artık insanlık için bir ‘gelişme modeli’ olma
özelliğini kaybetmiştir şeklinde açıkça ifade edebiliriz.” Bu
durumda, krizin daha derinde olduğunu ve bünyesinde Batının
geleceği hakkında ciddi ipuçları barındırmaktadır diyebiliriz.
FARKLILIK VE TEKLİK
Türkiye’de ki Batıcılar, meseleye başından itibaren ideolojik
bir mensubiyet hatta bir tutku olarak baktıkları için ne
aydınlanmanın dayandığı dünya görüşünün problemlerini fark
etmişler, ne bu sorunları tartışan önemli düşünce adamlarının
söylediklerini anlayabilmişler, ne de meselenin kültürel bilimsel
eleştirisini fark edebilmişlerdir.
“Oysa sosyolojik teoride sorunu kaynağında ele alan, konuyu
kültürel görelilik esasında ortaya koyan yaklaşımlar vardır ve
bunlar yeni değildir. Bugün dahi anlaşılmayan birçok sorunun
önceden görülmesine imkan sağlayacak bu birikime yabancı olmak,
Türk aydınlarının ideolojik körleşmesinin ne düzeyde olduğuna dair
bir fikir verir mi bilinmez!”