Yerel seçimlere yalnızca iki gün kaldı…
Saate vurursanız daha da az!.. Bu okuyacağınız son seçim yazısı:
Cumartesi günü siyasetle ilgili yazmak yasak!.. Ben de son 17 yılın
bilançosunu yazmaya karar verdim; Türkiye’nin nereden nereye
geldiğini…
2002 seçimlerinde yeni doğan bir bebek bugün 17 yaşında… O
tarihte 5 yaşında olanlar 21, 10 yaşında olanlarsa 27 yaşında…
Diğer bir deyişle genç nüfusun okkalı bir bölümü bu iktidardan
başkasını tanımadı!..
17 yıl kısaymış gibi görünen ancak bir ülkenin kaderini değiştirmek
açısından büyük, çok büyük hatta devasa bir süreç!.. Örneğin ben,
geçirdiğimiz bu büyük zaman dilimi içinde ülkenin siyasi,
ekonomik, sosyal, toplumsal, kültürel hatta sportif olarak
geldiği noktayı düşündüğümde soğuk bir ürperti geçirdiğimi,
ürktüğümü, geleceğe son derece endişeli baktığımı hissediyorum…
İktidar ve destekçilerinin “Yeni Türkiye” diye
övdükleri düzenin zavallılığını, yalnızca inşaata, ranta,
piyasalara dayalı ekonominin çöktüğünü, halkın da bu enkazın
altında kaldığını görebiliyorum; bu yalnızca benim fikrim de değil,
ülkenin dürüst, namuslu uzman ekonomistlerinin yıllardır yaptıkları
gözlemler, uyarılar da bu yönde seyrediyor…
Toplumsal yapı yani o ağızlara sakız edilen millet özelliğinin de
git gide yıprandığını, ayrımcılık, ötekileştirme, düşmanlaştırma
çabalarının maalesef başarı kazanmakta olduğunu, milleti oluşturan
ortak paydaların süratle buharlaştığını da anlayabiliyorum ne yazık
ki…
-Acı ama dibine kadar gerçek maalesef!..
“Eski” diye aşağıladıkları Türkiye’nin en az 8-10 üniversitesi dünyanın ilk 500 üniversitesi arasında hem de yüksek çıtayla yer alırken şimdilerde iki özel üniversite ilk 500’ün diplerinde yer bulabiliyor!..
Kültür deseniz “en büyük Türk büyükleri” da...