Dün yerim bittiği için Süleyman Soylu’nun
şahane hikayesi yarım kalmıştı…
Gerçekten göz kamaştıran bir yükselişti… Hakkında yıllarca
demediğini bırakmadığı, halka “hesap sormazsam
namerdim” diye söz verdiği liderin yanına geçmesi, geçmek
ne kelime, “tüm bedenim kan gölüne dönse de yanından
ayrılmayacağım” diye bu kez yeni yer edindiği partinin
taraftarlarına söz vermesi başka hangi sözcükle tasvir edilebilirdi
ki!..
Tabii durum böyle olunca, liderine muhalif olan herkes
“siyasi hasım” halini alacaktı ki, nitekim öyle de
oldu!.. Mesela, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nu,
Erdoğan’ın oğlu, dünürü, eniştesinin de adlarının
yer aldığı Man Adası dekontlarını açıklamasının ardından gittiği
memleketi Trabzon’da şu şekilse hedefe oturttu:
-Türkiye bir yandan ümmetin, mazlumların derdiyle
uğraşırken içeride bir müfteri, bir siyaset bezirganının
hezeyanları, yalanları ve iftiralarıyla uğraşmaktadır… Türkiye’nin
siyasi istikrarına nerede bir saldırı ve ihanet varsa biz bu
siyaset bezirganının savunmasını görüyoruz!..
Bu muhterem zat, olmaz ya karşımda olsa, soru sorabilme şansım olsa
özellikle şu soruyu sormak isterdim:
-Yahu muhterem, Türkiye’nin istikrarıyla, ümmetin,
mazlumların derdiyle, bir adada kurulmuş, 1 pound yani 530 kuruş
sermayeli şirketle alışverişte bulunmanın, milyonlarca doların el
değiştirmesinin ne alakası var?!.
-Hızını alamadı kurumları, hepimizi asmakla tehdit etti!..
CHP liderinin, Reza Zarrab’ı arkasında Türk bayrağıyla televizyona çıkarıp sosyal medya hesabında “şeref madalyası takılmalıdır” sözleriyle öven A Haber’e “ben senin boynuna ne takacağımı biliyorum” sözlerini millete “idam ipi” olarak paza...