Adam, Eğitim-Bir-Sen’in genel başkanı…
Diğer bir deyişle eğitim emekçilerinin haklarını koruması,
öğrencilerin evrensel düzeyde eğitim alabilmesini, fırsat
eşitliğini gözetmesi gereken çok önemli bir alanda faaliyet
gösteren bir sendikanın başında… Ancak başkan beyin çok önem
atfettiği bir başka durum var, İktidara yani AKP’ye pek yakın
konumlanmış durumda!..
Öyle olunca hükümetin başını ağrıtacak her konuda aslanlar gibi öne
atılıyor, okuduğunuzda, duyduğunuzda, gözlerinize, kulaklarınıza
inanamayacağınız teoriler geliştirebiliyor!.. Mesela, Kocaeli
Hereke’de geçen gün lise birinci sınıfta okuyan oğlunun okulun
istediği pantolonu alamadı diye derse sokulmaması karşısında
bunalıma giren ve kendini asarak yaşamına son veren 45 yaşındaki
İsmail Devrim’in trajik sonunu şöyle
adlandırdı:
-Pantolon ajitasyonlu intihar
vakıası!..
Ajitasyon ne demek? Kışkırtma demek!..
Ali Yalçın isimli muhteremin kullandığı
terminolojiye göre; zaten trafik kazası sonucu işsiz kalan,
çocuğunun karşılaştığı muameleyi gurur meselesi yapan İsmail
Devrim, milleti kışkırtmak, iktidarı zor durumda bırakmak, muhalif
çevrelerin eline koz vermek için evinin mutfağında kendini astı,
öyle mi?..
-İnsanda biraz vicdan, biraz izan olur be
birader!..
Bir insanlık trajedisini bile, “aman
pek sayın büyüklerimiz zor durumda kalmasın” çığlığı ile
“kurtlar sofrasına” meze yapmaya kalkışmak hangi
inanca, hangi ideolojiye, hangi insanlığa sığar bilemedim
doğrusu…
Bu muhterem sığdırabilmiş olsa gerek ki, “olayın arkasında
bazı siyasi emelleri olduğu çok net” diyerek,
“okul yöneticileri iftira kampanyası ile rencide
ediliyor” diyerek üzerine düşen görevi fazlasıyla yerine
getirmiş görünüyor. Ancak be...