Cumhurbaşkanı Adalet Yürüyüşü ile ilgili ne dedi biliyor
musunuz?..
-Maltepe’de bir mitingle noktalayacaklarını söylüyorlar. Şiddet
yaşanmadığı takdirde sonuna kadar izin veririm. En ufak hukuksuzluk
olması halinde müdahale olur!..
Kime söylüyor bunları? France 24 kanalının muhabirine!.. Muhabir
doğal olarak Türkiye’deki siyasete ve yönetim biçimine “Fransız!”
kaldığı için “vay be, demek Türkiye’de yürüyüş ve miting yapmak
için bile izin Cumhurbaşkanı tarafından veriliyor, değişik bir
demokrasi biçimi…” diye düşünmüş olsa gerek!..
Açıkçası, bir Türk gazetecisi olduğum, her türden “ahval ve
şeraite” alışkın olduğum halde ben de şaşırdım bu açıklamaya… Hadi
“gaflet yürüyüşü” dedi, anladık, “yollar yürümekle aşınmaz” dedi
onu da anladık, iktidarın bakanı sanki parasını cebinden
ödemişçesine “yolları milletimiz için yapıyoruz, teröristler
yürüsün diye değil” diye son derece ucuz ve zavallıca bir laf etti,
“vah, vah” demekle yetindik ama “izin veririm” meselesini kusura
bakmasın ama anlayamadık…
-Yeni Türkiye’de bu tür izinleri artık Cumhurbaşkanı mı
veriyor?..
Yoksa iktidar partisi başkanı sıfatıyla mı konuşuyor, onu da
bilemedim yani!.. Üstelik söylemeye bayıldıkları “Türk tipi
demokrasi” de bile yürümek, miting yapmak anayasal bir hak değil
miydi, yoksa ben mi karıştırıyorum… “Ama OHAL var” deseler o
takdirde de adres belli, o kentin valisi ne güne duruyor?..
Üstelik yalnızca izin meselesi de değil; işin bir de “aba altından
sopa gösterme” kısmı var!.. Ne diyor AKP Genel Başkanı:
-En ufak hukuksuzlukta müdahale olur!..
Ürpertici değil mi?..
En ufak hukuksuzluğa, bunun derecesine kim karar verecek sorusu
da havada…
Cumhurbaşkanı mı?.. AKP Genel Başkanı mı?.. Yoksa yukarıdaki
sözleri peşinen talimat olarak algılamış İstanbul Valisi mi?..
Böyle bir “hukuksuzluğa” karar verildiği anda ne olacak?.. CHP
Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “en ufak engellemede oturma
eylemine geçeriz” uyarısı yaptı. On binlerce kişi de onunla
birlikte oturmaya başlarsa müdahaleyi yapacak olan Çevik Kuvvet ne
yapacak? Ana muhalefet liderinin bu eylemini nasıl önleyecek?.
-Zor yoluyla mı?..
450 kilometre yolu 25 günde tek bir kişinin bile burnu kanamadan,
barışçı bir şenlik biçiminde sürdüren, en alçakça sataşmalara,
yollara b.k dökülmesine, mermi bırakılmasına, taş atılmasına, en
pespaye küfürlerle, en bayağısından işaretlerle provoke etmeye
çalışılmasına karşı yalnızca alkışlarla karşılık veren on binlere
hangi “hukuksuz” davranıştan müdahale edilecek Tanrı aşkına?..
Üstelik bu yürüyüş kimsenin lütfuna, himmetine sığınarak yapılmadı…
Bu ülkede adeta unutulmuş, itilip, kakılmış, yerlerde sürüklenmiş,
kumpaslara alet edilmiş, toplum nezdinde saygınlığı, güvenirliği
yüzde 30’lara kadar düşmüş “Adalet” kavramını yeniden layık olduğu
yere çıkarmak için yüründü o yüzlerce kilometre…
Eğer öyle olmasaydı; on milyonlar heyecanla ayağa kalkmaz, yüz
binler yollara düşmez, “Hak, hukuk, adalet” diye haykırmazdı!..
Görünen o ki bu yürüyüş, iktidar mahfilinin dengesini bozdu…
Yıllardır üzerine ölü toprağı serpilmişçesine hareketsiz kalan
yığınlar, ayağa kalktı… En büyük Türk büyüklerinin korkusu da buydu
zaten!..
Küçümsediler, yapılamaz sandılar, lütuf gösteriyor havalarına
girdiler… Baktılar olmuyor tehdit ettiler,
hakaret ettiler… Artık korkuyorlar!.. Atalarımız ne güzel
söylemiş:
-Korku dağları bekler!..
Maltepe’de kucaklaşalım!..
Bu büyük yürüyüş pazar günü Maltepe’de büyük bir buluşmayla
noktalanacak…
Bu buluşma bir son değil, bir büyük etabın bitirilmesi şenliğidir…
Adalet, hukuk, özgürlük ve bağımsızlık arayışında soluk alınacak
bir duraktır yalnızca…
-Halkın kucaklaşmasıdır!
Ben, milyonlarca yurttaş gibi pazar günü Maltepe’de olacağım. Şayet
herhangi bir aksilik olmazsa Halk Tv’de bir çok konukla birlikte
sizlere an be an Adalet mitingini anlatacak, sonra da
sloganlarınıza, halaylarınıza, türkülerinize ortak olacağım… Orada
buluşalım, kucaklaşalım…
-Gelecek güneşli günler için…