99 yıl önce bugün, 10 Ağustos 1920’de, Osmanlı Devleti’ni utanç
dolu bir yok oluşa, Türk milletini ise köle bir topluluk haline
sürükleyen, Anadolu’yu dilimler halinde bölen antlaşma, Paris’in
Sevr banliyösündeki bir seramik fabrikasında galip devletlerle,
Padişah Vahdettin’in gönderdiği heyet arasında
imzalandı!..
Aslında, çoğu kimsenin bilmediği bir ayrıntı vardır; bu tarihten
tam 3 ay önce, 10 Mayıs 1920’de yine aynı yerde İtilaf Devletleri
ile barış görüşmeleri yapılmıştı!.. O görüşmeleri yapan heyette
eski sadrazamlardan Tevfik Paşa başkanlığında
Dahiliye Nazırı Reşit Bey, Maarif Nazırı
Fahrettin Bey ve Nafia Nazırı Cemil
Paşa bulunuyordu…
Galip devletler; o denli rezil, o denli aşağılayıcı ve o denli yok
edici bir antlaşma öneriyorlardı ki, Osmanlı heyeti bu antlaşma
tasarısını reddetti!
Hali hazırda Anadolu’nun birçok yerini, İzmir dahil işgal etmiş
olan İtilaf Devletleri bu ret kararı üzerine hazırladıkları ortak
açıklamada, Osmanlı Devleti’ni yerin dibine batırarak
“savaşın çıkmasında büyük sorumluluğu bulunduğunu,
kendisine dostluğunu kanıtlamış devletlere büyük hainlik yaptığını,
Ermeni ve Rumlara görülmemiş bir zulüm uyguladığını ve Türklerin
çoğunlukta olmadığı toprakların, Türk boyunduruğundan
kurtarılacağını” ilan etti!..
Yunan kuvvetleri ise yıldırım hızıyla harekete geçerek Balıkesir,
Bursa, Uşak’ı işgal etti!..
Bu durum Padişah Vahdettin ve kuyrukçusu Damat
Ferit ile İngilizlere tapınan Hürriyet İtilafçılar’ı hem
kızdırdı hem korkuttu; ya şimdi payitaht (İstanbul) tamamen
ellerinden çıkarsa ne yaparlardı?!..
–Memleketin geri kalanı umurlarında bile
değildi!..