Eminim anımsayacaksınız, yaklaşık bir ay önce İstanbul
Havalimanı ile ilgili bir yazı kaleme almıştım. Başlık
şöyleydi:
–Dünyanın en büyük havalimanı sizlere
ömür!..
Ağır bir başlıktı ancak iddialar da bir o kadar
ağır, bir o kadar vahim ve kaygı vericiydi!.. Öncelikle, ülkenin
Ulaştırma Bakanı dahi, yeni projeyi savunamayan bir görüntü
veriyor, İstanbul Havalimanı ve yakın çevresinde özellikle ilkbahar
ve sonbahar gibi mevsim geçişlerinde kötü hava şartları meydana
geldiğini, bu nedenle trafik akışında uzun süreli beklemeler, pas
geçme ve devamında da uçakların başka alanlara yönlendirilmesi gibi
olumsuzluklar yaşanacağını söylüyordu!.. İtiraf niteliğindeki bu
sözlerin özeti şöyleydi:
–Havalimanı kötü yere yapılmıştı!..
Uzmanların
uzun yıllardır yaptıkları uyarılar, havalimanının kuşların
mevsimlik geçiş yolu üzerinde olduğu ve her an bir facia
yaşanabileceği şeklindeydi… Bir başka vahim iddia da şuydu:
–Yeni havalimanının, derinliği 60 ila 120 metre olan 70
civarında kömür çukurunun deniz kumu ile doldurularak inşa
edildiğini anlatan uzmanlar, 1’inci derecede deprem bölgesinde yer
alan İstanbul’da böylesi bir alana havalimanı yapılmasının delilik
olduğunu, insan yaşamı için büyük risk oluşturduğunu
söylüyorlardı.
Gerçekten de tabandaki bu durumun
giderilmesi için yeniden ve büyük maliyet getiren bir hafriyat daha
yapılmış, yukarıda anlatılan yöntemle inşaat yapılmıştı… Bu yüzden
tabanda, taksi yollarında sürekli çökmeler olduğu ileri
sürülüyordu…
Tabii, havalimanının maliyeti de bir başka iddiayı
körüklüyordu:
–Çin’de ki “dünyanın en büyük havalimanı” Pekin-Daxing 12
milyar dolara malolmuşken, İs...