ktidar, önceki gün Katar'la askeri işbirliği antlaşmasını ve bu
ülkede askeri üs kurulması protokolünü TBMM Genel Kurulu'na
getirdi…
Hem de Katar 9 İslam ülkesi tarafından “teröre finans yardımı”
IŞİD, İhvan yani Müslüman Kardeşler örgütüne destek vermek
suçlamasıyla ablukaya alındığı, ambargo uygulamasına geçildiği
günün hemen ertesinde getirildi!.. Hem de, Meclis gündeminin epey
arka sıralarından en başa geçirilerek oylandı!.. Bir başka deyişle
söylersek:
-Yangından mal kaçırırcasına AKP oylarıyla yasalaştırıldı!..
Muhalefet bu duruma şiddetle karşı çıktı doğal olarak; İktidarın
Türkiye'yi bir kez daha kilitlediği, Katar'ın yanında yer alarak,
ülkemizi yapılan suçlamalara ortak kıldığını vurguladı.
Cumhurbaşkanı'nın Katar Krizine çare bulmak için arabulucu
olacakları sözünün tamamen boşa çıktığının altı çizildi… Örneğin
CHP'nin diplomat Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz “sizin vereceğiniz
mesajı artık dinlemezler, niye dinlesinler ki?” dedikten sonra şu
gerçeği söyledi:
-Siz bu kararla Katar'ın yanında yer aldığınızı ilan ettiniz!..
HDP Milletvekili Mithat Sancar ise şu yaşamsal soruyu sordu:
-Yarın, öbür gün Suudi Arabistan etrafındaki koalisyon Katar'a
askeri müdahale yaparsa Türkiye'nin politikası ne olacak? Türkiye
böyle bir savaşta nerede duracak?..
Yakıcı soru da bu!.. Şimdi lanetlenen terör örgütleri, Suriye'ye
karşı savaş başlatıldığında şimdi düşman olan Suudi Arabistan,
Katar ve Türkiye tarafından desteklenmemiş miydi? Her türlü yardım
yapılmamış mıydı?.. Ne oldu da Sünni cephede böylesine bir derin
yarılma meydana geldi?.. Daha açık sormak gerekirse, sahneye
konulan oyunun perde arkasında hangi hesaplar yapılıyor? En yakıcı
soru ise şu:
-Katar'dan sonra sıra Türkiye'de mi?!..