tarihiyle, seçim barajıyla oynamak dahil İktidara her koşulda
Hepsi art arda geldi…
15 mart darbe girişimi sırasında Ankara’da helikopterlerin
havalandığı Kara havacılık Okulu’ndaki faaliyetlere ilişkin 152’si
asker, 3’ü sivil 155 kişinin yargılanmasına başlandı. Başlıca
yargılananlardan biri ve ilk savunmayı yapan kimdi biliyor
musunuz?
-Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ı yanında darbenin başlıca
isimlerinden biri olan Tümgeneral Mehmet Dişli ile birlikte
Başbakanlık’a uçuran Pilot Albay Uğur Kapan!..
Eski albayın ifadesi insanın kafasını iyice karıştıracak cinsten;
söylediklerine bakacak olursanız, bırakın yargılamayı, madalya ile
taltif edilmesi gerektiği ortaya çıkıyor!.. Savunmasına göre Akar’ı
cansiperane savunup, emniyetli bir şekilde Başbakanlığa indirdiği
için bizzat Genelkurmay Başkanı’nın iltifatlarına mazhar kalmış ve
Akıncılar Üssü’ne dönebileceği söylenmişti!..
-Birileri aklımızla fena halde dalga geçiyor ama kim, kimler henüz
bilmiyoruz!..
En önemli dava ise dün başladı. Darbenin merkezi olarak
adlandırılan Akıncı Hava Üssü’nde darbe faaliyetlerine katıldığı
iddia edilen ve “1 numara” olarak gösterilen Orgeneral Akın Öztürk
,“sivil imamlar” ve diğer subaylar yargılanıyor!..
Bu dava, sanıkları açısından o gecenin karanlık noktalarının açığa
çıkarılmasını sağlayabilecek bir yargılama olabilir deniyor. Ancak
ben biraz şüpheliyim!.. Darbe davalarını, iddianameleri ve
sanıkların ifadelerini titizlikle takip eden gazeteciler Saygı
Öztürk ve OdaTv yazarı Müyesser Yıldız’ın verdiği bilgilere göre
durum pek parlak değil…
-Bırakın açığa çıkarılmasını, durumun iyice Arap saçına dönmesi
ihtimali de pek kuvvetli!..
Müyesser Yıldız’ın dün yazdığı “Darbenin 1 numarasını kim
kaçırmak istedi; Hulusi Akar mı?” başlıklı yazısı bu ihtimali
olanca çıplaklığı ile ortaya koyuyor… Sanık ve tanık ifadelerini
anlatan Müyesser, tüm çelişkileri sözüm meclisten dışarı adeta
kabak gibi açığa çıkarıyor. Akar’ın birbiriyle çelişen ifadeleri,
Akın Öztürk’ün koruma Astsubayı İsmail Keskin’in “neler olmuş
böyle” dedirten ve 1 numara üzerinde şüphe yaratan ifadesi ve
nihayet 1 numara Öztürk’ün “Hulusi Akar, Hava Kuvvetleri Komutanı
Abidin Ünal, Genel Kurmay 2. Başkanı Yaşar Güler ve MİT Müsteşarı
Hakan Fidan’ın darbeye iştirak etmediğine tanık oldukları ve
dinlenmeleri” talebi kafaları iyice karıştırdı…
-Bu isimler dinlenecek mi, yoksa Darbe Araştırma Komisyonu’nun
akıbetine mi uğrayacak göreceğiz!..
Ancak içimde tuhaf bir his, “iyi saatte olsunların” darbe
girişiminin hiçliğe kavuşmasını istediğini ve bunun için her türlü
cingözlüğü yaptığını, yapacağını söylüyor!..
Diğer taraftan bugün Yüksek Askeri Şura (YAŞ) toplanıyor…
Yukarıda yazdıklarımı okuduktan sonra YAŞ öncesinde gündeme sokulan
Ali-Cengiz oyunlarına pek şaşılmaması gerektiğini de teslim
ediyorsunuzdur umarım!.. Örneğin Türkiye Gazetesi’nde emekli
istihbarat binbaşısı Nuri Elibol’un tam da bu kritik şura öncesi
dizi halinde manşetten verilen “Yeni Darbeyi Ulusalcılar
Yapabilir!” yazısı gibi!..
Şura’ya günler kala akılları karıştıran, gönülleri bulandıran böyle
bir dizinin amacı neydi acaba?.. Sözcü gazetesinde sevgili Soner
Yalçın dünkü yazısında bunun yanıtını gayet güzel verdi:
-Nuri Elibol emekli edildikten sonra nasıl olup da Özel Kuvvetler
Komutanlığı’ndan emekli edildikten sonra kısa sürede Işıkçılar
Cemaati’nin medya grubu İhlas Medya grup Başkanlığı görevine
getirildi?..
Gayet güzel bir soru! Demek ki ilişkiler epey eskiye dayanıyordu!..
Soner daha sonra meselenin özünün altını çizdi:
-Eski asker Nuri Elibol “yeni darbeyi ulusalcılar yapabilir”
manşetini niye yaptı? YAŞ’ta bilmediğimiz neler oluyor? Hangi
subaylar tasfiye edilerek kimlerin önü açılıyor?.. Bu oyunu iktidar
daha kaç kez yutacak? Bilmiyor mu: Türk Ordusu’nda iki cemaat
vardır, Fethullahçılar ve Işıkçılar!.. Ah ne tesadüf, ikisi de
Amerikancıdır/ NATO’cudur/ Gladio’dur!.. Bunlar bin kez yazıldı… O
manşetin amacı belli değil mi?..
İşte böyle!.. Arkada bir “üst akıl” yeni ve çok tehlikeli ve de
başarılı olursa pek verimli bir oyun oynandığını pek güzel anlatmış
Soner… Hele bir son cümle var ki, gelin onunla kapatalım:
-Hiç mi satranç bilmezler, piyonlar iyi bir “askerdir!”