Bartu Soral’ı uzun yıllardır tanırım…
Tanımanın çok ötesinde; sarsılmaz Kemalist/ilerici
çizgisi, yurtsever duruşu, derin bilgisi ile gericilere,
faşistlere, solcu eskisi liberal, Sorosçu, etnikçi
ve iktidar paydaşı dönek aydınlara karşı verdiği savaşı yakından
izlediğim, ders niteliğindeki yazılarından, kitaplarından feyz
aldığım bir dostumdur…
Bartu bir süre önce, uzun bir uğraş sonucu, yukarıda anlattığım
tiplerin yıllarca süren işgalinden kurtarılan Cumhuriyet
Gazetesi’nde yazmaya başladı… Haftada iki gün yazdığı köşesini
düzenli olarak ve büyük bir ilgiyle takip ettim…
Bartu, 25 Kasım Pazar günü “Çizgi nedir?” başlıklı
yazısında, gazetenin yayın çizgisinden söz ederek, HDP,
Selahattin Demirtaş, Osman Kavala konusunda
mağduriyeti ve yargıdaki sıkıntıları aşan bir durum oluştuğuna
dikkat çekti ve şöyle dedi:
-Hukukun üstünlüğünü savunmak, temel hak ve özgürlükleri
korumak, evrensel değerlere karşı çıkmak ile emperyalizmin aparatı
olduğunu 40 senedir Türk halkının kalbine sokanları savunur duruma
düşmek arasında kalın bir çizgi vardır…
27 Kasım Salı
günü kaleme aldığı “Osman Kavala Olayı” yazısında
ise, Kavala’nın, henüz iddianamesi yazılmayan on binlerce mağdurdan
biri olduğunu, bunun kesinlikle kabul edilemez bir uygulama haline
geldiğini ve herkes için süratle düzeltilmesi gerektiğini
anlattıktan sonra şu soruyu sordu:
-Kimdir Osman Kavala?..
-Mesela, daha bir kaç gün önce tümüyle aklanan, “böyle bir örgütün var olmadığı” mahkeme savc...