Korku insani bir duygudur…
Korkmak da ayıp değildir… Başa çıkmayı becerebilirseniz, sizi
yanlışlardan, hatalardan, günahlardan koruma gibi çok önemli bir
özelliği bile vardır… Ancak, teslim olursanız, korku yaşamınızı,
ruhunuzu, karakterinizi ele geçirirse, işte o zaman yandınız!..
Korku o zaman şahsiyetsizleştirir, insan olmaktan çıkarır,
karanlık, kuytu köşelerde siftinen, gölgesinden bile ürken bir
hamamböceğinden farkınız kalmaz!..
Siyasette de böyledir; korkularınızın üstesinden geldiğiniz oranda
güven verir, halkın teveccühüne mazhar olur, zafer kapısını her
daim zorlayabilirsiniz… Korkularınız ön plana çıkmaya başladığında
ise baş aşağı inişe geçmişsiniz demektir!.. Bunu daha siz anlamadan
halk anlar; milyonlarca tirajlı fısıltı gazetesi harekete geçer,
bir de bakmışsınız arkanıza teneke takılıvermiş…
-Tıngır mıngır yuvarlanıp gidersiniz!..
Tam da
iktidar ve avenesi gibi! Korktuklarını o kadar açık ettiler ki, ne
Afrin, ne milyarlık seçim rüşveti, ne “yeniden
diriliş” ne de Cumhur İttifakı işe yaradı!.. Yanaşma
gazetelerin şehit yakınlarını, gazileri tepe tepe kullanması,
üfürükten manşetler döşenmesi bile hiçbir işe yaramadı,
yaramıyor!..
Hele “daha fazla demokrasi” “daha bağımsız yargı”, “daha
mutlu millet” söylemleri en ufak bir heyecan dahi
yaratmıyor; üstelik sokaktaki yurttaş soruyor:
-16 yıldır elini tutan mı vardı, niye
yapmadın?!.
Yanaşma medya baktı ki olmuyor, zorunlu
olarak taktik değiştirmeye başladı, “tehdit ve şantaj
sezonunu” açtı…
-Hem de daha meydanlara bile inilmeden!..
Malum sona doğru gidildiğinin gayet farkında olan bu varakanın “yazar” bölümünde adı geçen Ali Karahasan...