Balkona çıktığında saat gece yarısını çoktan geçmişti…
Yanında eşinden başka hiç kimse yoktu; en büyük Türk büyüklerinden
hiç kimse yoktu balkonda, aşağıda bekleşen cılız kalabalığa karşı
yaptığı konuşma kadar yalnızdı bir bakıma… Ankara adayı ise aşağıda
arka sıraların da arkasında tek başına öylece dinliyordu!..
En çok oyu aldıklarını söylerken, “Küsmek yok”
derken, 15’inci kez yine açık ara önde olduklarını anlatırken
sesinde coşkudan eser yoktu, dinlerken sesine egemen olan acı tonu
hissedebiliyordunuz… Bence en dramatik sözleri ise, “büyük
itirafı” seslendirirken söyledikleriydi:
-Büyükşehirleri kaybettik ama ilçeleri
aldık!..
Kaybedeceklerini ne zaman anlamıştı acaba?..
Taa en başından beri mi, “Anketlere güvenmiyorum”
dediği o televizyon programı esnasında mı yoksa bir günde 8 ayrı
miting yaptığı İstanbul’da mı anlamıştı yaklaşan büyük
dalgayı?..
Onun için mi gittiği her yerde neredeyse “tek
tabanca” olarak sahne almış, “beka” diye
haykırmış, en ağır sözleri sarf etmişti?..
Ben bu seçimlerde Ankara’yı, İstanbul’u kaybedeceklerini nasıl
anlamıştım biliyor musunuz?
–Mehmet Özhaseki’nin “Cumhurbaşkanım izin
verirse Mansur Yavaş’la televizyona çıkmak isterim”
dediğinde “tamam Ankara gitti” demiştim!..
O izin Özhaseki’ye hiç verilmedi! Ankaralı ise televizyona çıkmak
için bile liderinden izin isteyen bir adayı asla kabullenemezdi,
öyle de oldu!..
-Binali Yıldırım Yenikapı’daki mitingde ilk
konuşmayı yapmak üzere kürsüye geldiğinde “Ben fazla zamanınızı
almayayım, Cumhurbaşkanım İstanbul projelerimi anlatacak” deyince,
“Sana ne gerek var o zaman İstanbul’da” diye
düşünmüştüm; aynen öyle oldu!..