Önce “Cesaret” ile başlayalım…
Kemal Kılıçdaroğlu yıllardır AKP’li
Cumhurbaşkanı’na hangi çağrıyı yapıyordu?..
–İstediğin televizyonda karşıma çık! Hodri meydan; İstersen
adamlarını da al gel!..
Yıllar boyu
Erdoğan bu çağrıları kulak ardı etti. Bırakın
Kılıçdaroğlu’nun karşısına çıkmayı, muhalif gazetecileri bile basın
toplantılarına almadı!.. Kızdığı yayın organlarının
muhabirlerinin akreditasyonlarını dahi iptal ettirdi! Biz de hem
köşelerimizde hem de televizyon ekranlarında bu anlayışı kıyasıya
eleştirdik.
Uğur Dündar, Sözcü’deki köşesinde, kurultaydan bir
gün önce son derece net, son derece anlamlı bir çağrıda
bulundu:
-CHP içi demokrasiyi başta AKP olmak üzere iktidar
cenahının gözüne sokmak, kamuoyuna “işte parti içinde de demokrasi
anlayışımız budur “ mesajını vermek için başta genel başkan olmak
üzere, CHP’nin 4 adayını Arena programında buluşmaya, tartışmaya
davet etti…
Genel başkanlığa aday Muharrem
İnce, Ümit Kocasakal ve Ömer Faruk
Eminağaoğlu bu daveti hemen kabul ettiler. Ancak
Kılıçdaroğlu cephesinden bir cevap dahi gelmedi, iyi mi!.. Davete
bir “Evet” ya da “Hayır” yanıtı
bile verilmedi!.. Söyler misiniz CHP 36. Kurultayı’na ismini veren
cesaret, bu durumun neresine oturuyor?..
-Bu mudur o çok sözünü ettiğiniz cesaret?!.
Siz ki, “Adalet yürüyüşü” yapıp Ankara’dan İstanbul’a yüzlerce kilometreyi on binlerle başlayıp, yüz binlerle tamamlamış, milyonlarla Adalet Mitingi yapmış bir partisiniz…
Çanakkale’de Adalet Kurultayı düzenleyip millete “Hak-Hukuk-Adalet” diye haykırmış bir partisiniz… Gerçi ardından kabuğuna çekilmiş, iktidarın OHAL ve KHK zulmü karşısında etkili bir tek e...