Dün 56’da Fenerbahçe’nin Hajrovic’in ayağından yediği golün hemen öncesini anımsıyor musunuz bilmiyorum...
Muhtemelen siz Mehmet Topal-İsmail çarpışmasını
hatırlıyorsunuzdur, ancak ben bir kare önceye taşıyayım sizi:
Sıradan, yavaş, yerden bir pası anlaşılmaz bir biçimde saha içinde
tutamayan ve rakibe komik bir taç kazandıran Şener...
Ve taç atışı sonrası onun boş kalan bölgesini kapamak için insan
üstü çaba gösterirken çarpışan takım arkadaşları... Ve sonra gelen
o yıkıcı gol.
Ve maçın kopuşu...
Dün aslında benzer kareleri birkaç defa daha gördük. Mesela ilk
yarının sonlarında Benzia’nın savunmadan müthiş çalımlarla bir
çıkış anı var. Topu Aatıf’a aktarışı. Aatıf’ın 40 metrelik kros
pasındaysa yine zamanlamayı ayarlayamayan Şener’in topu taca
bırakışı...
Dün sahaya çıkan Fenerbahçe, sanki kafası normal ama kolları
upuzun, gövdesi güçlü ama bacakları incecik garip bir canavar
gibiydi.
Bir tarafta Benzia gibi, Eljif gibi üst düzey kalitede oyuncular
var. Diğer taraftaysa sanki takım eksik kaldığı için sağ beke bir
resepsiyon görevlisini koymuşsunuz gibi gözüken garip
kareler...
Bir Türk sporsever olarak üzgünüm; Galatasaray’ın ve Beşiktaş’ın
isimlerine yakışır futbollarından sonra bir Hırvat takımına karşı
dev Fenerbahçe’nin dün gece düştüğü durum can sıkıcıydı
gerçekten.
Cocu’nun sanırım bu maçtan çıkaracağı en önemi ders şu: Fenerbahçe,
yeni kurulan bir takım. Sezonu Temmuz’da değil, transferlerin
gecikmesi sebebiyle 16 Eylül’de açabilmiş bir takım. Bir arada
oynamaya muhtaç, rotasyon lüksü olmayan bir takım.
Hollandalı hoca en kısa sürede doğru bir 11 bulup, A planını
oturtana kadar onu bozmamaya çalışmalı. Konya maç...