En çarpıcı olanı ise üç düzenlemede saklı; biri Hazine’ce bütçe
ve borçlanma yasası limitlerinin devre dışı bırakılarak borçlanma
senedi ihraçları yapılması, biri Türkiye Varlık Fonu’na (TVF) ya da
kuracağı şirket ya da alt fonlara dış borç devri, dış borç ikrazı
ya da Hazine garantisi sağlanması, diğeri de Savunma Sanayi
Fonu’nun da içinde olduğu özel bütçeli kuruluşlara, Hazine onayı
olmadan dış borçlanma olanağı sağlanması.
Üçü de Meclis’in egemenlik alanında bulunan harcama yapma, vergi
toplama ve nihai olarak borçlanma yetkisini devre dışı bırakan;
özetle, hani siyasetçilerin gücü elde ederken telaffuz etmeyi çok
sevdikleri “Milli İrade” kavramını devre dışı bırakan adımlar.
Ekonomi alanında da şaşkınlık verici bu düzenlemelerin başında,
Vakıflar Bankası’nın Hazine’ye devrine karşılık yapılacak ödemeler
için, Hazine borçlanma senedi özel tertip tahvil ihraç edilmesi ve
bunun da “borca sayılmaması” yer alıyor.
SAYILMAYAN BORÇLANMA
Vakıflar Bankası’ndaki çeşitli vakıflara ait hisselerin Hazinece
satın alınması için yapılacak ödeme yerine Hazine kira sertifikası
verecek, ama bu “net borç kullanımı hesabına borçlanma olarak dahil
edilmeyecek”. Yani borç senedi çıkarılacak ama bu “borçlanma
sayılamayacak”. Aynı şekilde, Vakıfbank çalışanlarının vakfına ait
hisselerin devrinde de Hazine özel tertip tahvil çıkarıp verecek
ama bunun için yasada öngörülen “bütçede ödenek konulmuş olması”
koşulu bu KHK ile aranmayacak, “borç sayılmayacak”.
Peki bunlar ne için yapılıyor?
Kamu Fi...