Bu yılın üçüncü çeyrek dönemine ilişkin Gayri Safi Yurtiçi Hasıla
rakamlarının açıklanması ile birlikte, Türkiye Ekonomisinin 2017
senesindeki makroekonomik görünümü şekillenmeye başladı. Yılsonu
işsizlik ve enflasyon rakamlarının yüzde 11 düzeyinin üzerinde
olması ve büyümenin yüzde 6,5-7 seviyelerine yakın bir yerde
gerçekleşmesi olasılıkları güçlendi. Küresel koşulları dikkate
aldığımızda, bu tablo belirsizliğin arttığına ve kırılganlık
yönündeki algıların azalmadığına işaret ediyor. Türkiye İstatistik
Kurumu tarafından açıklanan veriye göre, Üçüncü çeyrek Gayrı Safi
Yurtiçi Hasılası bir önceki senenin aynı dönemine göre yüzde 11,1
oranında büyümüş. Bu rakam oldukça yüksek ve 2017 büyüme oranına
ilişkin tahminlerin yüzde 6,5 düzeyinin üzerine çıkmasında
belirleyici olacak. Öncelikle, bu rakamın yüksek çıkmasında etkili
olan faktörleri ve bunların 2018 senesinde benzer bir rol oynayıp
oynayamayacağını irdelemek gerekiyor.
2016 yılının üçüncü çeyrek dönemi, gerek küresel eğilimlerdeki
olumsuzluk ve gerek ise içeride yaşanan kalkışma nedeniyle
sıkıntılı bir dönemdi; gelişen ekonomilerden kaynak çıkışı
güçleniyor, iç pazar güçlü bir şekilde daralıyor ve beklentiler
bozuluyordu. 2017 yılında ise bunlar olumlu yönde değişti ve baz
etkisi ile büyüme rakamının yüksek çıkmasında belirleyici oldu.
2018 senesinde ise hem baz etkisi terse çalışacak ve hem de
gelişenlerden sermaye çıkışı yeniden etkili olmaya başlayabilir.
2017 senesinde uygulamaya sokulan tek kullanımlık yaklaşımlar
ekonomiyi geçici bir süre için hareketlend...