IDEF 2025 geldi çattı.
Türkiye’nin gövde gösterisi mi?
Evet.
Gözdağı mı?
Evet.
Ama en çok da:
“Ben artık eski Türkiye değilim” deme biçimi.
IDEF demek, sadece zırhlı araçlar, SİHA’lar, füzeler, roketler
değil.
IDEF aynı zamanda bir zihniyet devrimi.
Yıllarca “biz yapamayız, biz beceremeyiz” ezikliğinin üzerimize
yapıştığı yılların rövanşı.
Ve bu rövanşın bayraktarlığını yapan biri var:
Adı gibi Bayraktar.
Selçuk Bayraktar.
Selçuk Bayraktar bir hikâyenin adı.
“Amerika’dan gelen genç adam” irmek irmek başladı “milli teknoloji
hamlesi”ne dönüşen bu yolculuğa.
Kimi zaman aşağılandı.
Kimi zaman küçümsendi.
“Damat” dediler, “torpilli” dediler.
Ama kimse şunu söyleyemedi:
“Yaptığı iş kötü.”
Çünkü yaptığı iş öyle böyle bir iş değil.
Artık Türk SİHA’ları dünyanın gündeminde.
Azerbaycan’da Karabağ zaferinin altında onların imzası var.
Ukrayna’da Bayraktar türküleri söylendi,
Afrika’da oyunun kuralları değişti,
Ve dünya gördü ki:
Türkiye bu işin merkezine oturuyor.
Şunu çok net yazmak gerekiyor: