Abdullah Öcalan…
Bölücü terör örgütünün kurucusu, Türkiye’nin ciğerine hançer
saplamış bir katil.
Şimdi bazıları onun örgüte “silah bırakın” çağrısını sanki barış
güvercini gibi pazarlamaya çalışıyor. Akıllarınca “tarihi lider”,
“süreci yöneten figür”, “siyasi akıl” gibi kavramlarla toplumun
hafızasını zehirliyorlar.
Hayır!
Biz bu adamın kim olduğunu unutmadık.
Anaların yüreğine kor düşüren de bu milletin evlatlarını dağa
kaçıran da gencecik bedenleri, bebekleri toprağa düşüren de
odur.
Şimdi “Öcalan örgüte silah bıraktırıyor” diye bir başarı hikâyesi yazmaya kalkışıyorlar. Yetmedi, ikinci aşamaya geçtiğini, “siyaseti dizayn ettiğini” söylüyorlar.
Soruyorum:
Kim verdi bu yetkiyi?
Kimin adına konuşuyor bu adam?
Terör örgütü silah bırakıyorsa, bu Türk ordusunun kararlı
operasyonlarının, istihbaratın güçlü koordinasyonunun ve milletin
40 yıllık direncinin neticesidir.
Katilin telkiniyle değil, milletin bileğiyle gelinen bir noktadır
bu!
Süreci yöneten “akıl” Öcalan değil, devletin bileğidir.
Silahsızlaşıp legal siyaset alanını tasarlamak, sokakları
propaganda mecrasına çevirmek, devletin kurumlarını içeriden
şekillendirmek…
Bunlar silahın yerini alacak yeni araçlardır.
Ve biz bu senaryoyu çok iyi tanırız!